Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Ana ile oğlu ayıran duvar

Ana ile oğlu ayıran duvar

Bir kurumda birbirlerine ağza alınmayacak hakaretler yağdıran ana oğul buradaki görevliler tarafından sakinleştiriliyor. Annenin gözlerinde derin bir öfke var… Neden diye soruyor ve başlıyor anlatmaya: “Babasıyla yollarımızı ayırdığımızda oğlum üç yaşında bir çocuktu, çaresiz kalıp çocuk esirgeme kurumuna vermiştim. Bir yıl önce onu yanıma aldım. İkinci evliliğimi yapmıştım artık bir de kızım dünyaya gelmişti. Oğlumu da alır mutlu bir hayat yaşarım diye düşünmüştüm. Onun bana saygıda kusur etmeyeceğini, benim koyduğum kurallara riayet edebileceğini, beni üzmeyeceği düşünmüştüm. Ama yanılmışım. Akşamları eve geç geliyor, evimin kurallarına uyum sağlamıyor, benimle tartışıyor bana saygı göstermiyor o yüzden yeniden yurda bırakmaya karar verdim…” Annenin bu ifadelerini öfke ile dinleyen genç ellerini hızla sıkıp duvarı yumrukluyor: “Sana en fazla ihtiyaç duyduğum bir dönemde beni yurda bıraktın, arkadaşlarımın ailesi geldiğinde ben başımı eğer sessizce ağlardım. Bana vermen gereken sevgiyi vermedin, ama benden sevgi bekliyorsun. Beni evine aldığında büyük hayaller kurmuştum. Artık mutlu bir yuvam, annem kardeşim var demiştim. Ama hayatımı kontrol etmeye kalktın, bana güvenmedin her hareketimi sorgulamaya başladın. Hayatımı mahvettin, seninle kalmaktansa yurda gider ve orada tek başına yaşamaya devam ederim”

Anne oğlun ifadeleri işitince olduğu yerden kalkıyor ve ona şiddetli bir tokat vuruyor. Ana oğul arasında yaşanan bu kavga ortamın huzurunu bozuyor ve her iki taraf da görevliler tarafından ikinci kez sakinleştiriliyor…

Anne kendisine en fazla ihtiyaç duyabileceği bir yaşta çocuğunu yurda bırakıyor. Çocuk burada yaşamının en kritik dönemlerini anne özlemiyle geçiriyor. Çocuk kanatlarını kendi imkânları ile çırpıp uçmaya çalışıyor fakat çelimsiz kanatları buna imkân vermiyor. Anne bir gün kendisine ulaşıyor ve onu evine almak istediğini belirtiyor. Çocuğun gözleri parlıyor ve hayallerinin yelpazesini değiştirerek anne ile birlikte eve geliyor. Fakat anne umduğunu bulamıyor ve büyük bir düş kırıklığı yaşıyor. Oğlunun zihninde şekillendirdiği genç figürüyle hiç uyuşmadığını görüyor. Ve var gücü ile oğlunu bu şablona uydurmaya çalışıyor. Ona göre bir genç büyüklerin bütün kurallarına şartsız tepkisiz uyum göstermeli. Fakat yurtta büyüyen oğul kuralları hiç tanımıyor. Ana ile oğul arasında kurulmaya çalışılan bağ daha başlamadan bitiyor ve oğul yoluna tek başına devam etmek zorunda kalıyor.

Anne oğlun elinden tutmak yerine onu yalnızlığa terk ediyor. Anne hiç emek vermeden ürün elde etmek istiyor. Bunun mümkün olmadığını görünce de sorumluluktan kaçıyor. Anne oğlu daha yaşamının başında kurban ediyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi