İnsancıklar
İNSANLARLA insancıkları ayıran en temel şey, samimiyettir. İnsancıklar, yaptıkları hiçbir işte samimi değillerdir. En ufak bir şeyde dahi söylemlerinin aksi bir yön çizer ve hiç beklemediniz tavırlar sergilemeye başlarlar. İnsancıkların çoğu toplumun seçkinleri arasında yer alır ve yüksek imkânlara sahip olurlar. Kasılarak gezerler ama samimiyetsizdirler, inandıkları ile yaşantıları arasında bariz çelişkiler vardır. Gösterişe önem verirler, bir topluluğa girdiklerinde bütün dikkatleri üzerlerine çekmek ister, silik kalmaktan korkarlar. Hayır hasenattan bahsederler fakat elleri ceplerine gitmez, iyilik ve ihsan deyince kendilerini geri çekerler. Söz açıldığında dürüstlükten dem vururlar fakat iş eyleme geldiğinde kılıktan kılığa girer, akla hayale gelmeyecek senaryolar uydururlar. Dürüst insanları akıllarını kullanmamakla suçlarlar. İnsancıkları öyle çok ötelerde aramayın, kimdir bunlar, bizim çevremizde olmaz böyle insanlar demeyin. Sağınızda solunuzda kimi zaman yanınızda hatta yakın çevrenizde rastlayabilirsiniz onlara. İnsancıklar mış gibi yaşamaya devam ederler. Toplumun değerlerine inandıklarını iddia ederler fakat yaşam tarzları ile bunun aksini sergilerler. Mesela çıkarları söz konusu olunca her şeyden vazgeçer, inanmadıkları şeyleri dahi savunmaya başlarlar. Özlerine yabancılaştıklarından kabukları ile övünürler. Onlar için, giyim kuşam, makam mevki boy pos büyük önem arz eder. Kabuk en belirleyici etkendir. Yeni bir ortama girdiklerinde, insanların tutumlarına değil ne yiyip ne giydiklerine odaklanırlar. Onlara göre daha fazla imkan elde eden kimseler toplumun seçkin kesiminde yer almalı, seslerini daha fazla duyuranlar kahraman ilan edilmeli, haklı dahi olsalar zayıflara söz hakkı verilmemeli… İnsancıkların en korktukları şey vicdanın sesidir. Vicdanlarının cenazesine basarak geçer ve bundan rahatsızlık duymazlar. Hakikate karşı kördürler, gerçeği görmezden gelirler. Vicdanı uyanık insanlarla bir arada olmaktan rahatsızlık duyar, ortamı hemen terk ederler. Kendi vicdanlarının mezarı üzerinde ahkâm kesmekten bir türlü vazgeçmezler. İnsancıklar önünüzden geçerken başlarını yukarı kaldırır ve kibirle yürürler. Kılık kıyafetlerine azami özen gösterir ve dikkatleri üzerlerine çekmeye çalışırlar. Fakat iç dünyalarında, kendini tamamlayamamış, özünü uygun bir yön çizememiş, yoksul ve güdük kalmış bir insancık vardır. Ne kadar çaba gösterseler de onu gizleyemezler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.