Zalim Kazandığını Tadar
Haksızlık, eziyet ve işkence, haksız yere cana kıymak, hırsızlık yapmak, Allah'ın sınırlarını aşarak insanların hakkına tecavüz etmek, onları yaşadıkları yerden sürüp çıkarmak, tüm bu eylemler Kur'an'da verilen zulüm örnekleridir.
Zulüm; haktan ve adaletten sapmaktır, sınırları aşmaktır. Karşıtı ise adalettir. Yeryüzündeki her çeşit zulme ve zalimlere karşı çıkmak, her durumda ve her kimin aleyhinde olursa olsun adaleti ayakta tutmak ise Kur'an'ın en önemli emirlerindendir.
Peygamberimiz(asm)’ın zulüm konusunda birçok hadisi vardır. “Allah, zâlime muhakkak ki mühlet verir de onu yakalayacağı zaman, göz açtırmadan aniden yakalar” sözlerinden sonra, Peygamberimiz şu ayeti okur: “Onlar, zulüm işlemektelerken, ülkeleri (veya nesilleri) yakaladığı zaman... Rabbinin yakalaması işte böyledir. Gerçekten O'nun yakalaması pek acı, pek şiddetlidir.” (Hûd Suresi, 102) (Buhâri, Tefsir-Müslim, Birr-İbn Mâce, Fiten)
Bir başka hadisinde ise, “Kim bir kişinin zâlim olduğunu bilerek ona yardım etmek üzere zâlim ile birlikte yürürse, İslâm'dan dışarı çıkmış olur.” buyurur. (İbn Kesir, Hadislerle K. K. Tefsiri, c. 5, s. 2089)
O halde zulme rıza göstermek, engel olmak için çaba göstermemek de o zulme ortak olmaktır. Kur'an ahlâkını yaşamaya çalışan, insanlık onuru taşıyan her insan zulümle mücadele etmelidir. Tarihte de baskılara, eziyetlere, tüm olumsuz koşullara ve engellemelere sabır ve kararlılık gösterip direnen müminler, şerefli bir hayat yaşamış, bugün müminlerin saygıyla andıkları birer örnek olmuşlardır.
Geçmişte ve halen günümüzde tüm dünyada eziyet gören Müslümanlar, elbette Allah’ın imtihanına tabidirler. Dünya üzerinde var oluş amacı Rabbinin hoşnutluğunu kazanmak olan, sonsuz yaşamında en güzel barınma yurdu cenneti kazanmayı dileyen ve bu yönde ciddi çaba gösteren bir mümin için tüm bu sınamalar ecir vesilesidir. Bu ‘göz açıp kapama süresi’ kadar kısa dünya hayatında, zorluk zamanlarında müminlerin gösterdikleri sabır ve tevekküllerinin, Allah katında çok üstün bir karşılığı olacaktır. Geçmişte de birçok mümin topluluğun aynı sıkıntıları yaşamış olması, müminler için bir ölçüdür, Allah’ın sünnetidir.
Yoksa sizden önce gelip-geçenlerin hali başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlara öyle bir yoksulluk, öyle dayanılmaz bir zorluk çattı ve öylesine sarsıldılar ki, sonunda elçi, beraberindeki mü'minlerle; "Allah'ın yardımı ne zaman?" diyordu. Dikkat edin. Şüphesiz Allah'ın yardımı pek yakındır. (Bakara Suresi, 214)
Zorlu dönemlerde iman edenler büyük imtihanlar yaşamışlar, ancak her zaman Allah’ın yardımı onlarla olmuştur. Dahası, ayetteki gibi o yardım her zaman çok yakın olmuştur.
Ancak onların eziyetleri, baskı ve zulümleri 'dün' olduğu gibi bugün ve yarın da iman sahiplerini üzmez ve onlara bir zarar veremez. İnkâr edenler, aralarında kötülükleri örgütleyip-düzenler kurarlarken de, baskı plânları yaparlarken de, Yüce Allah onları görür ve işitir. En çirkin iftiraları atarak, müminleri yollarından geri döndüreceklerini zannederlerken de, Allah onların akıllarından geçenleri bilir.
Allah'ı sakın zulmedenlerin yapmakta olduklarından habersiz sanma, onları yalnızca gözlerin dehşetle belireceği bir güne ertelemektedir. (İbrahim Suresi, 42)
Dünya hayatındaki imtihan gereği zalim zulüm yapacak, mazlum onun zulmüne karşı direnecek. Kimileri zulmü izleyecek, kimileri karşı duracak, kimileri ise zalimle yol alacak. İmtihan böyledir.
Müminler bütün bunların bilincinde olarak Rablerinin yardımını ve desteğini umut ederek çaba gösterirler. Sonsuz adalet sahibi olan Allah, elbette ki zulmedenler üzerinde de adaletini tecelli ettirir.
İnkârcıların yaptıkları tüm isyankârlıklar, attıkları asılsız iftiralar ve işledikleri zulümler, Allah huzurunda sorgulanma günü kendilerine geri dönecektir. Ancak o gün, “…zulmedenlerin ne mazeretleri bir yarar sağlayacak, ne (Allah'tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilecektir. (Rum Suresi, 57)
“… Biz de o zalimlerin yaptıkları bozgunculuğa karşılık, üzerlerine gökten iğrenç bir azap indirdik.” (Bakara Suresi, 59) buyuran Allah, zalimin yapıp ettiklerini yanına bırakmaz. En gizli, en sinsi davranışın bile kesinlikle intikamını alır. Bunun bilincinde olmak, Müslüman için rahatlık ve ferahlıktır.
Dünyadaki vicdansızlığı ile ne kazandıysa, zalim, ahirette onu tadar. “Ve zalimlere "kazandığınızı tadın" denmiştir”. (Zümer Suresi, 24) Cehennemde zalim için Celal ismi tecelli eder, ebedî mutsuzluk vesilesi olur. Mümin ise zulmedenden mazlumun hakkının alınması ile Celal’de Cemal’i izler; cehennem onun için rahmettir, nimettir, ebedî mutluluk vesilesidir.
"Rabbimiz, şüphesiz Sen kimi ateşe sokarsan, artık onu 'hor ve aşağılık' kılmışsındır; zulmedenlerin yardımcıları yoktur." (Ali İmran Suresi, 192)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.