Irkçılık ve Eşitlik
Türkler, Kürtler veya başka bir ırktan Müslümanlar arasında ırkçılığa dayalı bir kavganın olması mümkün değildir. Çünkü İslam dini Müslümanlara ırkçılığı yasaklar.
Buna rağmen böyle bir kötülük, çirkinlik, fitne ve vebal varsa, hiç şüphesiz orada bir gavur parmağı vardır. Kimi imanı kıtlar, dünya menfaati karşılığında bilerek oyuna gelmişlerdir.
Doğuda yanan ateşin altında yatan hakikat da budur, başkası değil.
Irkçılık, insanlar arasında var olan tabiî ve fıtrî eşitliği sun’î ve haksız bir müdahale ile ortadan kaldıran bir düşünce ve olgudur.
Kendi ırkını doğuştan üstün özellikli kabul eden ırkçılar, başka ırklardan oluşan insanları kendi seviyelerinde görmez, onlarla eşitliği kabullenmez, bu yüzden de onlara haksızlık yapmaktan üzülmez ve çekinmezler.
İşte bu durum, yeryüzünde en büyük fitne ve fesat kaynağıdır. Irkçının kendi saadetinin de en büyük düşmanıdır, farkında olsunlar veya olmasınlar.
Fıtrat dini olan İslam, inananları yaratılış itibariyle “kardeş” sayarak onları kendi doğallığı içinde bir tarağın dişleri gibi eşit saymıştır. İşte bu yüzden de bu dinde ırkçılığı şiddetle yasaklamıştır.
Kur’an, insanlarda renklerin, dillerin, soyların, boyların ayrı ayrı olması, (Rum, 22; Fatır, 27-28; Furkan 4; Hucurat, 13) Allah (azze ve celle)’ın varlığının, birliğinin, ilminin, gücünün, kudretinin bir delilidir. Soysuzluk kötülenmiştir. (Kalem, 13) Ama ırk üstünlüğüne inanarak ırkçılık yapmak, (Hucurat, 13) soy sopla öğünmek, şiddetle yasaklanmıştır. (Tekasür, 1-7) Bütün bunları ikinci bölümde çok geniş olarak anlatmıştık, tekrar etmeden hatırlatıp geçelim.
Peygamberimiz (sav), çok yoğun biçimde bu din kardeşliği ve eşitlik ilkesine karşı dikkat çekmiş, yukarıda genişçe gördüğümüz gibi, Arap’ın Acem’e (Arap olmayana), Acem’in Arab’a asla üstünlüğünün olmadığını ısrarla vurgulamıştır. O'nun (sav) ifadesiyle insanlar "bir tarağın dişleri gibi" eşittirler. (Aclunî, Keşfü'l Hafa, hn: 2847)
Resulullah (a.s) şöyle buyurdu: “Allah bana, kimse kimseye karşı övünmemeye, kimse kimseye karşı azmamaya, kimse kimseye karşı ilgisiz kalmayana kadar mütevazı olmayı emretti.”( Müslim. Sahih.)
Hz. Peygamber (s.a.s)'de câhilî bir âdet olan ırkçılığı sık sık gündeme getirerek eleştirmiş ve yasaklamıştır. Veda haccı sırasında, “Veda Hutbesi” olarak bilinen ünlü konuşmasında Arab’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arab’a, beyaz renklinin siyaha, siyah renklinin beyaza bir üstünlüğü olmadığını, üstünlüğün yalnızca takva ile olduğunu” ilan etmiştir.
Buna rağmen kim “cahiliye davası” olan “ırkçılık ve asabiyete” davet ederse, işte onun akıbeti:
“Kim cahiliyye davası çalarsa o cehennem kütüğüdür.
Dediler ki:
“Y rasulellah, namaz kılsa, oruç tutsa da mı?
Dedi ki: “Evet, namaz kılsa da, oruç tutsa da. Kendini Müslüman saysa da. Ey Allah’ın kulları, kendinizi Allah in çağırdığı gibi “Müslümanlar” ve “ml’minler” diye çağırınız.”( Ahmed, Buhari ve başkaları rivayet etmiştir.)
Hiç kimsenin şüphesi olmasın; bizi İslam kurtarır.