BAŞBAKAN Ahmet Davutoğlu “yeni bir Anayasa” için yapılan çalışmalardan söz ederken, “Biraz demlenmeye bırakmak lazım” diyor!

Bugüne kadar pek çok şeyin demlendiği duymuştuk ama itiraf etmeliyiz ki hazırlanan yeni Anayasa taslaklarının “demlenmeye” terk edildiğini ilk kez duyuyoruz!

“Demleme” özellikle çay hazırlanırken kullanılan bir tabir!

Damak tadınıza uygun bir çay içebilmek için de “demlenmeye” özel bir itina gösterme mecburiyeti vardır!

Çay demini iyi almazsa içerken otsu otsu kokar! Çay dem süresini geçirirse bu defa da buruk bir tat alır ve ağzınızı burar!

Umarız demlenmeye bırakılan Anayasa çalışmaları böyle bir sonuç vermez!

Yani demini iyi almamış bir Anayasa çalışması milletin ağzında otsu otsu bir tat bırakmaz ya da demlenmenin zamanı uzadığı için ağız burmaz!

Başbakanın Davutoğlu’nun aklına “demlenme” örneği nereden geldi bilmiyoruz!

Bundan sonra Anayasa çalışmaları sürerken, “Çek bir Anayasa demli olsun” ya da, “Benimkisi açık olsun” türünden ifadeler duyarsak hiç şaşmayız!

Kulağımıza bu demlenmeye bırakılan Anayasa hazırlıkları ile farklı şeyler de geliyor! Kimileri bu konuda Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın mutabakat halinde olduklarını söylerken kimileri de ikilinin aralarında ciddi bir anlaşmazlığın söz konusu olduğunu iddia ediyor! Yani Anayasa çalışmalarının “demlenmeye” terk edilmesi bir mutabakat sonucu da olabilir, bir anlaşmazlık sonucu da olabilir! Her halükârda da sonuç değişmiyor! Anayasa çalışmaları demlenmede!

Eskiden böyle durumlar söz konusu olduğunda, “Çalışmalar askıya alındı” falan türünden ifadeler kullanılırdı!

Şimdi eski Türkiye’den farklı olmak adına olsa gerek çalışmaların “demlenmeye” terk edildiği söyleniyor!

Sanırız günün tartışma konusu iyi bir Anayasa çalışmasının “kaç gün, kaç ay ya da kaç yılda” demini tam alabileceği tartışması olacaktır! Malum demlenme belli bir zaman dilimi ile sınırlıdır!

Tam vakti gelmeden dem bozulursa da iyi olmaz vakit hayli geçtikten sonra açılacak olursa da iyi olmaz!

Bir bileni bulursak bunun zamanını soracağız! “Demlenme” süresini Başbakan Davutoğlu biliyor olabilir mi?

Biliyorsa da siyasi ömrü buna yeter mi?

“Siyasi ömrü yeter mi?” diye sormak zorundayız çünkü “Bu iş Davutoğlu ile gitmiyor” diyenlerin sayısı her gün artıyor!