Batı Prangalarını Parçalamak
Bu sistem kuruldu kurulalı halk inim inim inletildi. Halk ne istedi ise tam tersi yapılarak cezalandırıldı. Artık halkın iradesini bırak, esamisi bile okunmuyordu. Memleket tam bir diktatörlük içine düşmüştü. Çağın faşist devletleri birer birer yıkılsa da bu ülkedeki Batılılaşma belasının getirdiği faşist anlayış ve uygulayış asla yıkılmıyordu. O kadar ki, “son komünist ülke Türkiye” sözü çok meşhur olmuştu.
Halkın iradesi ile şu işleri yan yana bir getirin de değerlendirin:
Yasama yürütme ve yargıda hep Batılılaşma’ya gidildi.
Dine ve şeriata dayalı mahkemeler kaldırıldı. İslam kanunları/ Şeriatı/ hükümleri yerine Batı’da uygulanan idarî, medenî, ticarî ve ceza kanunları/yasaları alındı.
Ailede, evlenme ve boşanmada, kişi hukukunda, borç ve eşya hukukunda İslam kanunları terk edilerek Batı hukuku aynen alındı.
Batı'da olduğu gibi, din işleriyle dünya işlerini ayrı tutan laiklik ilkesi her alanda kabul edildi.
Laiklik herkese din ve vicdan özgürlüğü verirken, herkese din ve inancını öğrenme, yaşama, yaşatma ve yayma hakkını verirken, bu ülkede laiklik, hiçbir zaman gerçek anlamında Batıda olduğu gibi uygulanmadı. Tam tersine, hep “din düşmanlığı” şeklinde anlaşılarak öylece uygulandı.
“Tevhid-i tedrisat”, yani “Öğretim birliği” yasası çıkarılarak okullar bütünüyle Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlandı ve din eğitim ve öğretimi yapan bütün okullar, medreseler kapandı.
Üniversiteler ve bilim kurumlan Batı modeline göre yeniden düzenlendi. Yani tanrı tanımaz materyalist ve pozitivist felsefeler orada din gibi öğretildi.
Günlük yaşamda da Batılılaşma’ya önem verildi. Osmanlıda önce sarık atılarak fes alınmıştı. Cumhuriyette o da atılarak yerine tamamen Batıyı temsil eden şapka alındı. Kıyafet de buna göre olarak değişti. Artık dini kıyafetler yasaklandı, Batılı kıyafetler zorunlu kılındı.
Bütün bunların sonucu olarak Türkiye bir İslam devlet ve medeniyeti kişiliğinden çıkartılarak, tam aksine Yahudilerin ve Hıristiyanların yaşadığı bir Avrupa devleti kimliği kazandı.
Bütün bunlarla da yetinilmeyerek, Avrupa devletlerinin bağlı bulunduğu tüm uluslararası örgütlerde yer aldı. Halen AB’ye girmek için çabalayıp durmaktadır.
İşte basit bir özetle de olsa Batılılaşma ve Batılılaşma macerası budur.
İşte bizim çabamız bu hakikatleri halkımıza ve genç neslimize duyurmak ve doğru karar vermesine katkı sunmaktır.
Amacımız, İslam din ve medeniyetinden çıkıp Yahudiler ve Hıristiyanların çoğunlukla yaşadıkları Batı Medeniyetine girmesinin sebeplerini, tarihi arkaplanını ve macerasını anlatmaktır.
Bu maceranın Müslüman milletlerin üzerindeki olumsuz etkilerini tespit ederek yeni nesillerin içine düştüğü inkar, şüphe, kimliksizlik, kargaşa ve karmaşanın zararlarını belirtmeye çalışacağız.
Terörün kaynağını göstermektir.
Kaos ve karmaşanın sebeplerini ortaya koyarak bu milletin yeniden dirilişine hizmet etmektir.
Allah bizi ve milletimizi ve ümmetimizi Batılıların vurduğu prangaları parçalayıp atarak özüne dönmeye muvaffak kılsın.
Amin.