Dünya Çapında Dev Hizmet Vakfı
KADIN ticareti yapmak nedir? Ahlaksızlık ve namussuzluktur.
Vatan ticareti de yapılamaz.
Kutsal olan hiçbir şeyin ticareti ahlaka uygun değildir.
En kutsal olan dindir, onun ticareti ve bezirganlığı hiç yapılamaz.
Kur’an, İslam, İman, mukaddesat ticareti, ticaretlerin en çirkini, en alçakçası, en rezili, en pespayesidir.
Mukaddesata ihlasla hizmet edilir, mukaddesat istihdam edilmez.
Müslüman vatandaş bir yayınevi kurmuş, Mushaf ve faydalı dinî kitaplar basıyor. İşinin hakkını verirse, bundan elbette makul bir ticaret elde edebilir.
Müftü, imam, vaiz, müezzin, Kur’an kursu hocası, din öğretmeni olarak hizmet veriyor ve geçimi için bir maaş alıyor. Bunun da fetvası verilmiştir.
Taqva ve azimet yolundan giderse hizmetleri ücretsiz yapması gerekir. Geçinecek kadar maaş ve ücret almak ruhsat ve fetva iledir, azimet ve taqva değildir.
Para kazanmak için, içinde yanlış yorumlar bulunan Kur’an tercümesi, meali, tefsiri yayınlıyor. Bunun ne fetvası, ne de ruhsatı vardır. Kur’ana hıyanettir, büyük günahtır, bundan kazandığı para ateştir.
Din hizmetlilerinin, geçinmek için maaş almalarına fetva verilmiştir ama din istismarı yaparak zengin olmalarının fetvası yoktur.
Şimdiye kadar çok yazdım, bir kere daha tekrar ediyorum:
Din sömürüsü yapmak karı satmaktan, haydutluk yapmaktan daha çirkin ve âdi bir kazanç yoludur.
İman, İslam, Kur’an, Şeriat, Sünnet hizmetleri hasbeten lillah, muhlisen lillah, sırf Allah rızasını kazanmak için, garazsız ivazsız, ehliyeti ve icazeti olanlar tarafından yapılmalıdır.
Meselâ:
Müslümanlar bu maksatla dev bir vakıf kurmalı, bunun milyarlarca dolarlık sermayesi ve imkanı olmalıdır.
Dinî yayınların yüzde elliden fazlasını bu vakıf yapmalıdır.
Dünyanın en modern matbaalarında, en iyi kağıtlara, altı renkli, en güzel ciltli Mushaflar basılmalıdır.
İçinde yanlış bulunmayan, Ehl-i Sünnete uygun mükemmel ilmihal, fıkıh, tefsir, Sünnet, akaid, kelam, ahlak ve tasavvuf, siyer ve İslam tarihi kitapları basılmalıdır.
Yüzlerce çeşit cep kitabı, risale, hediyelik kitap basılmalıdır.
Bu vakıfta sadece ve sadece ehliyetli, liyakatli, faziletli. becerikli, başarılı, iş bilen elemanlar çalıştırılmalıdır. Birtakım haşarat böyle bir vakfı ele geçirmeye çalışacaktır. Bu haydutlara asla imkan ve fırsat verilmemelidir.
Böyle bir vakıf kurulur ve hayırlı hizmetler ederse, Müslüman halkın bir kısmı gerek sağlığında, gerekse miras yoluyla mallarını, paralarını bu müesseseye bağışlayacaktır.
Bu vakıf, her ay, en az yirmi dilde, yekûn tirajı otuz milyon olan harika bir din ve kültür dergisi yayınlamalıdır.
Müslümanlar bu hayırlı konularda dünya birincisi olmalıdır.
Arz ettiğim bu projeye karşı din ve mukaddesat sömürücüsü eşkıya karşı çıkacaktır.
Son elli senede elli bin yeni cami yaptıran Müslüman kesim, yazık ki, böyle bir müessese kurarak Din-i Mübin-i İslama hizmet edemiyor.
Gereken para ve imkan var ama kültür ve ahlakımız yetersiz.
Ortada ne niyet var, ne aksiyon, ne irade.
Bir Ümmet teşkilatımız, kendisine biat ve itaat edilen râşid bir imamımız yok ki, bu konuda bir proje hazırlayıp takdim edeyim.
Böyle bir hayır müessesesi bedevî şifahî kültürle kurulamaz, kurulsa bile yaşatılamaz. İlle de medenî kültür olması gerekir.
Böyle hayırlı kültür, tebliğ, irşad, tenvir, uyarı hizmet ve faaliyetleri Kur’an ve Peygamber (Salat ve selam olsun ona) ahlakına sahip; Selef-i Sâlihîn yolundan giden, hem İslamı doğru bilen, hem de çağ kültürüne vâkıf ehliyetli, himmetli kimseler tarafından yapılabilir.
Bu hizmet sekter zihniyetle, hizip holiganlığıyla elbette yapılamaz.
21.05.2016