Namaz Kılmayanlar Bile Ezanları Büyük Zevk Duyarak Dinlemeli
EZANLAR nasıl okunmalı? Bunun ölçüsü şudur: O kadar güzel, çekici, hayranlık verici şekilde okunmalı ki, sabahleyin, namaz kılmayan vatandaşlar bile bu ezanları dinlemek için yataklarından doğrulmalı, ezan bittikten sonra (günahları boyunlarına) yorganı yine başlarına çekip uyumalıdır.
Her camide böyle olmasa bile bazı büyük camilerde böyle okunmalıdır.
Bed seslilerin ezan okuması yasaklanmalıdır.
Ezana en büyük zararı akustik ilmini ve tekniğini ayaklar altına alan bedevî ve şifahî kültürlü hoparlör fetişistleri veriyor.
***
İki hafta önce İstanbul’un en büyük camiinde akşam namazı kıldım. Bir saf bile cemaat yoktu. Bir ara İslam Feministleri camileri kadınlarla doldurmak için afişler bastırmış, hayli tantana yapmışlardı. Başarılı olamadılar. Peki, camilere niçin erkekleri çağırmıyorlar? AB buna izin mi vermiyor?
***
Dinî bir cemaatin, pırlanta çocuklarımızdan biridir (Zaten onların bütün çocukları pırlantadır) diye övüp reklam ettiği bir öğrenci ile görüştüm. Osmanlıca bilmiyordu. İlmihal kültürüne sahip değildi. Allahü Tealanın sıfatlarını sayamadı… Genel kültürü de pek güdüktü. Peki, bu temiz fakat cahil genç nasıl pırlanta oluyor?
***
Beyler, hanımlar!.. Hamasî İslamcılık edebiyatını bırakalım da halimize bakalım, gerçekçi olalım, korkunç azgınlıktan dehşet duyalım, manzarayı ve olup bitenleri islamî kriterlere göre değerlendirelim.
***
Birine; Senin ihtiyacın 60 bin liralık bir otomobildir. Şimdiki araban 170 bin liralıkmış… Bunu satıp, yerine 60 bin liralık bir otomobil almazsan, iyi ve olgun bir Müslüman olamayacağını bil. (Satıştan eline geçecek 110 bin liranın 10 bin lirasını hemen zekat ve sadaka olarak, hakkeden fakir, miskin ve mültecilere dağıtmanı tavsiye ediyorum. Unutma derneklere ve vakıflara zekat verilmez, gerçek şahıslara fıkha uygun şekilde temlik edilerek verilir.)
***
Vâiz efendiye: Vaaz ve sohbetlerinizde namazlar cemaatle kılınırsa sevabı yirmi yedi kat çok olur diyor, fakat gerisini getirmiyormuşsunuz… Gerisi şudur: Fark namazların (geçerli, şer’î bir özür yoksa), cemaatle kılınması, üç mezhepte farz derecesinde, Hanefî mezhebinde farza yakın, terk-i asla caiz olmayan çok kuvvetli bir Sünnet-i müekkededir. Bu gerçeği halktan niçin gizliyorsunuz?
***
Laik düzene bağlı sahte bir dindara: Hakkında çok ağır bir paragraf yazacaktım ama yaşlı ve güçsüz olduğum için yazamıyorum. Ölmeden önce uyanmanı niyaz ve temenni ederim.
***
Kendini heykel-i mücesseme-i fazilet sanan bir kibirliye: Bu gurur, kibir ve nahvet ile halin ne olacak?
***
Herkesin gittiği bir halk lokantasının kapısından “Ben böyle pis yerlerde yemek yiyemem” diyerek geri dönen türedi ve sonradan görmüş zata: Büyük konuşma, gün gelir bir lokmaya muhtaç kalırsın. Firavun ve Nemrud ahlakını bırak.
***
Buluğa ermiş çocuklarına ilmihallerini öğretmeyen ve namaz kıldırmayan anne ve babaya: İleride bu ihmaliniz yüzünden çok sıkıntı çekersiniz.
***
Bir ziyafet sahibine: Yemek sofranız mükemmeldi. Lakin çok ama çok büyük bir eksiği vardı. Lutf ve kerem edip temiz bir fakir çağırmamıştınız.
***
Dut mevsimi başlayıncaya kadar, kırsal kesimin ağaçlıklarında gece ta fecre kadar bülbüller öter. Siz hiç bülbül sesi dinlediniz mi? Bülbül sesi kulakların kirini pasını giderir, zihne küşayiş verir.
***
Bay Kendini Beğenmiş’e: Bu fakir kendini beğenmez. Size kendini beğenmişlikte rakip olamam. Boşuna telaş etmeyiniz ve bendenize lüzumsuz yere saldırmayınız. Saldırılacak, kötülenecek bir kimse arıyorsanız lütfen ve merhameten aynaya bakınız. (Gıybetimi yaptığınız için size teşekkür borçluyum. Sevaplarınızı bana veriyorsunuz, sevabınız yoksa veya biterse günahlarımı yükleniyorsunuz.) 24.05.2016