Liselerimizde Terör ve Anarşi İstemiyoruz
2014 yılının son aylarında defalarca uyarmıştım:
Bazı liseli gençleri kışkırtacaklar, başta İstanbul olmak üzere, GEZİ sivil darbe teşebbüsüne benzer hareketler yapacaklar, huzuru bozacaklar mealinde yazılar, paragraflar, cümleler sarf etmiştim.
O zaman bu uyarılarım hiçbir sorumlunun dikkatini çekmemişti.
Nihayet dediklerim çıktı.
Bazı liselerde isyan bayrakları açıldı, toplu protestolar başladı. Bunlar devam edecek, ettirilecektir.
Bazı kurumlar protestoyu kaldırmaz. Mesela orduda protesto hareketi yapılamaz. Okullarda da böyle olmalıdır.
Yaralıların, merdivenden düşmüşlerin, zehirlenmişlerin, yanmışların, kalp krizi geçirmişlerin, kan kaybedenlerin, kazaya uğramışların koşturulduğu âcil servislerde protesto hareketi yapılabilir mi?
Liselerdeki protestolar, eğitimi ve okulları felç eder.
Hukuk sistemimiz ve kanunlarımız on sekiz yaştan küçükleri çocuk kabul ediyor. Onların da nice sosyal, kültürel, dinî hakları vardır ama siyasî mahiyette protesto tertipleme hakları yoktur.
Okulda bir aksaklık varsa, bu konuda veliler harekete geçer ve kanunî haklarını kullanır.
Türkiye’yi eski karanlık vesayet rejimi günlerine, tek parti faşizmine götürmek isteyenler, ellerini liselerden, liseli çocuklarımızdan çekmelidir.
Çocuklarımız ve okullarımız sivil darbe teşebbüslerine, siyasî ihtiras ve entrikalara âlet edilmemelidir.
Liselerimize anarşi, kaos ve terör sokmak isteyenlere asla fırsat verilmemelidir.
Bizim millî kültürümüzde, okul çocuklarının konuşma yapan müdüre arkalarını dönmeleri en azından büyük bir terbiyesizliktir.
Siyasî iktidarı serbest seçimlerle değiştiremeyeceklerini kesin şekilde anlayanların bütün ümitlerini GEZİ’lere, sivil darbelere, lise çocuklarını kışkırtmaya bağlamıştır.
Siyasî iktidar, içlerinde psikologların da bulunduğu yüksek kültürlü uzmanlara, liseler konusunda çok ciddî bir rapor hazırlatmalıdır. Bu raporu hazırlayacaklar heyetine bir tek yağcı ve yalaka bile dahil edilmemelidir.
Bu rapor on sayfayı geçmemelidir.
Gerçekler bütün çıplaklığı ile yazılmalıdır.
Mühür bizdedir, Süleyman biziz, canımızın istediğini istediğimiz mektebe müdür yaparız zihniyeti son derece yanlıştır.
Liselere yeni müdürler tâyin edilecekse en uzman, en ehliyetli, en liyakatli, en tecrübeli, en birikimli, en karizmatik, icabında şeytana külahı ters giydirecek, erdemlerini düşmanlarının bile kabul ettiği kimseler aranıp bulunmalı ve makamlar onlara verilmelidir.
Siyasî ihtirasları uğruna liseli gençleri kışkırtan, ahlak ve kanun dışı eylemlere teşvik eden gözü dönmüş muhalifler bu devlete, bu memlekete ve bu halka büyük kötülük etmektedir.
Liselerimize sızmış sivil darbeciler, GEZİ’ciler, faşist resmî ideoloji bağımlıları, derin güçlerin piyonları, dış mihrakların kuklaları tespit edilmeli ve yasal sınırlar içinde, zarar veremez hale getirilmelidir.
Liselerimiz, siyasetin dışında ve üzerinde kalarak vasıflı genç Türkiyeliler yetiştirmelidir.
Liselerimizde yüksek seviyede edebiyat, tarih, felsefe, estetik kültürü verilmelidir.
Liselerimizde üst düzeyde ahlak ve din kültürü verilmelidir.
Liselerimizde, bilgi ve kültürün yanında karakter terbiyesi de verilmelidir.
Hepsi olmasa bile, yeterli sayıdaki lisemiz, İngiltere’deki Eton Koleji ayarında güçlü eğitim ve kültür kurumları haline getirilmelidir.
Liselerimizden bir tek aktivist, terörist, maceraperest, ucuz kahraman, şarlatan, soytarı, mukaddesat veya resmî ideoloji bezirgânı mezun edilmemelidir.
Erkek öğrencilerimiz küçük beyefendiler, kız çocuklarımız küçük hanımefendiler olarak yetiştirilmelidir.
Bir ülkeyi yükselten veya alçaltan, güçlü veya zayıf kılan, huzurlu veya huzursuz eden temel kurumların başında liseleri gelir.
Liselerin dejenere edildiği bir ülke huzur, sükun, iç barış bulmaz.
Ucuz, işporta işi sokak kültürlü ahlaksız entrikacı arivistler, egemen azınlıklar, vesayetçiler liselerimizden ellerini çeksinler.
(Bu satırları muvafık bir yazar olarak kaleme almadım, bendeniz sosyal, kültürel ve islamî açıdan muhalifim.) 21.06.2016