Eskiden hastalık deyince bedenimizde ortaya çıkan arıza akla gelirdi. Günümüzde ise depresyon, kaygı bozukluğu, travma, korku ve stres gibi sorunlar bedensel hastalıkları gölgede bırakıyor. Teknolojinin hızla ilerlemesi ve hayatımızı kuşatma altına alması yeni sorunların ortaya çıkmasına neden oldu. Artık insanlar sadece bedensel rahatsızlıklarından söz etmiyorlar, ruhsal sorunlarından ve mutsuzluktan da şikâyet ediyorlar. Bu sorunlar yeni arayışları ve yeni tedavi yöntemlerini beraberinde getirdi. Son yıllarda etkin bir yöntem olarak görülen bibliyoterapinin özellikle gençler üzerinde etkili olacağı düşünülüyor.

Bibliyoterapi kısaca kitap tedavi anlamına gelmektedir. Uzman, kişiyi doğru kitapla buluşturarak, kitap üzerinden kendini tanımasına ve sorunlarına çözüm getirmesine yardımcı oluyor. Tedavi sürecinin üç ayağı var: Özdeşim, yansıtma ve arınma.

Bibliyoterapide istenilen başarının elde edilebilmesi için kitap seçiminin iyi yapılması gerekir. Çünkü kişi kitap aracılığıyla duygularını tanıyacak ve yeniden yapılandırma yoluna gidecektir.

Kitapla insanın dostluğu oldukça eskidir. Kitabın iyileştirici etkileri ise özellikle 1930 yıllarda ele alınmış ve bu dönem kitaplar üzerine yoğun çalışmalar yapılmıştır. Olumlu mesajlar veren hikâyelerin insanların iyileşmesinde etkili olabileceği düşünülmüş ve kitaplar bu kategoride değerlendirilmiştir. Tedavide ağırlıklı olarak roman ya da hikaye kitapları tercih edilmiştir. Zira hikâyelerde ya da romanlarda olayların bir kahramanı vardır ve kahraman yaşadığı olaylar üzerinden mesajlar vermektedir. Kişi okuduğu hikâyede kendini bulabilir, buradaki kahramanın hikâyesi üzerinden duygularını tanıyabilir ve farklı çözüm yolları bulabilir. Nelerin hangi çözüm yollarının işe yaradığını keşfedip, yaşamına yeni bir kapı açabilir. Kişi kendi senaryosunu oluşturarak neleri değiştirip neleri değiştiremeyeceğini keşfedebilir. Fakat bunun için kişinin doğru bir kitabı seçmesi ve doğru karar vermesi gerekir.