Yürüyeceksin…
BERİVAN 25 yaşında genç bir bayandı. İfadelerine göre 16 yaşında ailenin baskısı ile evlendirilmiş ve İstanbul’a gelmişti. O günlerde yaşadığı sıkıntıları anlatırken gözleri buğulanıyor, uzaklara dalıp gidiyordu. Yalnızlık, özlem, koca dayağı ve bütün bunlara eklenen yoksulluk onun hayatından çok şey alıp götürmüştü… O zor günlerinde kendisini ayakta tutan tek şeyin dua olduğunu söylüyordu. Yirmi yaşına geldiğinde dram kokan hayatına bir de engelli çocuk dâhil olmuştu. O günleri hatırlarken gözleri dalıyor bir süre öylece bekliyor, sonra hıçkırıklara boğuluyor ve “Allah bana dayanma gücü versin” diyordu. İfadelerine göre aile efradı bu engelli çocuk senin hangi günahının bedeliydi diye soruyor ve çocuğun durumundan onu sorumlu tutuyorlardı. Fakat Berivan bir anneydi, kendi ifadelerine göre engelli çocuğun doğumundan sonra şefkat ve merhameti iki kat daha artmış ve çocuğunun sağ kolu olmaya karar vermişti.
Bebeğin ender rastlanan genetik bir rahatsızlığı vardı, doktorlar iyileşmez diyorlardı ama o belki iyileşir umuduyla adını umut koymuştu. Umut’un kasları çalışmıyordu, tuvalet ihtiyacını gidermekte zorlanıyor, hareket edemiyordu. Fakat anne kendi ifadesiyle onun sağ koluydu, ona özel ninniler söylüyor, kulağına eğilip dualar ediyor ve “Yürüyeceksin” diyordu.
Berivan adeta bebekle aynı bedende nefes alıp veriyordu. Artık ailenin her seferinde dile getirdiği o hurafelere inanmıyor, oğlunun kulağına eğilip birlikte yürüyeceğiz umut diyordu. Anneye baktığında Umut’un yüzünde güller açıyordu. Anne sevgi ve şefkatiyle onu besliyor onun için hayaller kuruyordu. Berivan devletten aldığı engelli bakım parasını onun masraflarına harcıyor ve Umut adına hayaller kuruyordu. Fakat bir hafta önce gittiği doktor Umut’un rahatsızlığının ciddi olduğunu ve bu vaziyette sadece 4 yıl yaşayabileceğini söylemiş ve onun bütün hayallerini yıkmıştı. Ölümün kime ne zaman geleceğini Allah bilirdi ama yine de annenin içine bir ateş düşmüştü. Duygularını aktarırken başını eğiyor ve derin düşüncelere dalıyordu. Sonra “Varsın yürümesin, varsın konuşmasın ama hep yanımda olsun, nefes alıp versin, yüzüme bakıp tebessüm etsin…” diyor onun için dua ediyordu. Bu ifadeler sadece bir annenin gönül pınarından dökülebilir. İnsanoğlu bencildir, bir başkası için elini dahi kıpırdatmak istemez. Fakat Allah annenin gönlüne o kadar köklü bir şefkat yüklüyor ki, şartlar ne olursa olsun anne çocuğundan vazgeçmiyor, onun için her şeye katlanıyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.