Çılgınlık ve Utanç
Hiç mi sevmedin kendini Fethullah!
Hiç mi değer vermedin kendine. Allah Teala seni insan yaratmışken, bu kadar alçalmak niye? Bir “devlet başkanlığı” için tarihe “bel’am” diye geçmek değer miydi?
Hadi kendine acımadın, hiç mi acımadın bu milletin evlatlarına? Ana kuzularını böyle canavar haline getirirken, hiç mi sızlamadı için? Hadi mala ihanetten vaz geçtik, ya bu kadar sevdiklerine nasıl ihanet ettin de onlara olmayacak bir heves uğruna cehenneme attın?
Hala “peygamberlerin mücadelesinde çile de olur, geçici mağlubiyetler de. Siz sonuna bakınız” diye hayal dünyalarında yüzdürüyorsun haşhaşilerini. Sen, bu kadar dinine, aklına, arkadaşlarına, vatanına, milletine, ümmetin emval ve evladına ihanet etmiş bir peygamber gördün mü? Bu kadar günah, cürüm, ihanet vebali altında, hala kendini peygamberlere benzetiyorsun ya, işte bu yüzden tam bir meczupsun. Sana ilk darbe girişiminde “ruh hastası” demiştim. Az olmuş. Sende hastalığın ötesinde bir şey var!
* * *
Gelelim güya şu koca koca adamlara.
Şunlara bakın Allah aşkına!
Tam bir çılgınlıktır yaşadıkları.
Hayret ki, en üst seviyeden eğitim almışlar. Hayatları bedava. Millet en üst düzeyden besliyor bu beyinsizleri. Toplumda bir yerleri var. Hepsi de bir yerlerin “başkanı”.
Peki, buna karşılık ne yapıyor bu çılgınlar?
Ekmeğini yediği millete silah sıkıyorlar. Öldürüyorlar.
Milletin evladı Mehmetçiği “tatbikat var” diyerek kandırıyor ve darbeye sürüyor kurşun sürer gibi namluya.
Sonra Cumhurbaşkanını öldürmek için harekete geçiyorlar. Kaldığı evi ve oteli bombalıyor, basıyor, tarıyor, korumaları öldürüyorlar.
TBMM’ni bombalıyorlar.
Emniyet binalarını, devlet dairelerini kurşunluyor, füzelerle vuruyorlar.
Köprüleri tutuyorlar eşkıya gibi.
Havadan uçaklar uçuruyorlar millete korku salmak için. Kalabalığın üstüne rast gele kurşun yağdırıyor helikopterden. Ölüm kusuyorlar havadan.
TRT’yi basıyorlar.
Sonra da başarılı olmayı bekliyorlar.
Tam bir salaklık.
Bunlar mı general olup da vatanı koruyacak?
Bunlar, zincirli, tasmalı robotlardır. Akılları ve ruh sağlıkları bozulmuş, kendine “mehdi” dedirten bir psikopatın emrindedirler.
Bütün bunları “onun bir tebessümü için” mi yapıyorlar?
O kadar da değil herhalde dangalaklıkları. Elbette kendi iktidarları için yapıyorlar. Devleti soyup soğana çevirmek için yapıyorlar. Nam için, şöhret için, makam ve iktidar için yapıyorlar. Gerisi bahane!
* * *
Sonra ne oluyor?
Bir adamın önünde don ile kalıyorlar çırılçıplak!
Adam ne diyor?
“Bu don bile devletin. Buna bile layık değilsiniz. Bunu da çıkattırırdım size, ama medya var” gibi sözler.
Çırılçıplak yatırılıyor o işgal ettikleri köprü üstüne. Sokaklarda sürünüyorlar.
“Yüzüme bak” diyor bir ses. Kameraya bakamıyorlar utançlarından.
“Görevleriniz nedir?” sorusuna cevap veremiyorlar. Ya da utanıyorlar rütbelerini söylemekten.
Söylediklerinde de biz afallıyoruz.
Hepsi general ve evet, bir önemli yerin başkanları.
Yuh olsun size!
Yazıklar olsun!
Bu mudur bu millete teşekkürünüz?
Bu kadar alçaklığı ne için yaptınız.
Adam diyor ki: “Maalesef idam cezası yok. Fakat sizde azıcık bir şeref varsa, gidip intihar edersiniz.”
Sahi, yarın bu milletin içine nasıl çıkacak bu alçaklar?
* * *
Yatıp kalkıp Allah Teâlâ’ya şükredelim. Başarsalardı bizler don gömlek soyulacak ve işkencelerden geçecektik.
Sizler de buna razı olacaktınız demek ki ey kapı komşumuz olup da hala bunları destekleyen zavallılar.
Bu rezillik ve kepazelik de sizi FETÖ büyüsünden uyandıramazsa, ne diyelim, “bırakın sarhoşu, yürüsün yıkılana kadar”.
Yine de “canınız cehenneme” diyemiyorum.
Allah sizi ıslah etsin ve tövbe ile nasiplendirsin.
İşte hakiki iman böyle bir kardeşlik gerektirir. Zerresi var mı sizlerde bunun ey sözde “muhabbet fedaileri?” hani “husumete vaktiniz yoktu?” sizin dilinizde bu güzel kelimeler de maalesef manasını ve etkisini yitirdi. Bozmadığınız, istismar etmediğiniz, çiğneyip atmadığınız ne kitap kaldı, ne yol, ne de üstad! Pis bir sinek gibi konduğunuz her yeri berbat ederek mikrop yuvasına çevirdiniz.
Şunlara bakınız Allah aşkına!
“Parmağını versen, ısırmaz” zannettiğimiz insanlar, meğer ne canavar bir ruh taşıyorlarmış…
Evet, evet, Allah bizi korumuş.
Şükür, çok şükür.