Gülen’in Bediüzzaman’ı İstismarı 2
Şimdi Gülen’in şu ifadelerini dikkatle okuyalım lütfen:
O, (yani Bediüzzaman Said Nursî) 'şeriat'ı dinle aynı manada, İslam'ın itikad, ibadet ve ahlakla alakalı yanlarını ifade için kullanmıştır.
İşte çarpıtma başlıyor.
“Şeriat'ı dinle aynı manada, İslam'ın “itikad, ibadet ve ahlakla” alakalı yanlarını ifade için kullanmıştır derken, fıkıh, hukuk, kanun, muamelat kısmını niye söylemiyorsun?
Sormazlar mı adama, “bu dinin hukuk kısmı nerede?” diye?
Evet, İslam, iman, ibadet ve ahlak olduğu gibi, dördüncü bir kısım olarak aynı zamanda hukuktur. Yani şeriattır. Tamam, bazen şeriat bütün bunlar hakkında da söylenebilir. Onun için namaz da şeriattır. Oruç da şeriattır. Tesettür de şeriattır. İyi ama bu söylem, Allah Teâlâ’nın kanunlarını yok sayar mı?
Bu manadan, fert ve toplum hayatında iman, ibadet ve ahlak gibi şeriatın dahi vazgeçilmezliği anlaşılır elbette. Sonuçta çıkan netice de şudur: “Müslümanların devleti, ancak şeriatı uygulayan bir devlet olur.”
Fakat bakınız F. Gülen bu gerçeği nasıl saptırıyor!
“Ayrıca, mesela, yatarken Peygamber Efendimizin okuduğu duaları okuma gibi, davranışlarımızda Peygamberimizi örnek almanın her günkü basit hareketlerimizi bile ibadete dönüştüreceğini söyleyerek, günlük hayatımızı da sünnet yoluyla imanın, İslam'ın çizgisinde sürdürmeyi de şeriat kavramıyla ifade etmektedir.”
Kıvırmaya bakar mısınız? Ne diyor laikçilere bu adam?
Diyor ki, “biz bazen şeriat dersek, siz hemen devlet ve kanun anlamayın. Hani yatağa, tuvalete, banyoya girerken ve çıkarken, yemek yerken, elbise giyerken falan okuduğumuz dualar ve sünnete uymalar da şeriattır, biz onu kasdediyoruz anlayınız.”
“Ya devlet ve kanunu kasdediyorsanız?” gibi bir soruyu da şöyle savuşturuyor:
“Onun içine giren yani dinin, İslam'ın ve şeriatın % 95'leri aşar. % 95, Allah'ın insana yüklediği bu şeyleri yapması için insanı zorlayan herhangi bir mani yoktur, insan herhangi bir mania ile karşı karşıya kalmaz. % 5'i idareyle alakalı, bazıları hukuk sistemiyle alakalı % 4, % 5 nispetinde bir yanı vardır ki, o teker teker fertleri alakadar etmez, idare edenleri alakadar eder.”
Bir Müslüman İslam’ın % 1 kısmını bile atamayacağına göre, “idare edenleri alakadar eder” demek, idarecileri şeriatın % kaçsa o kısımlarını da alıp uygulamağa mecbur eder. Durum bu ise, Gülen neyi anlatmaya çalışıyor?
“Varsın şeriatın % 5 kısmı da olmasın” sözünü hangi Müslüman söyleyebilir?
Söyleyemezse, İslam Devletinden de vaz geçemez, beşerî sistemleri ve laik yasaları kabul edemez. F. Gülenin çarpıtmaları dini tahrife çalışmaktan başka bir şey değildir.
Fakat laikçiler bununla tatmin olmuşlar mıdır?
Hayır!
O yüzden soruyorlar. Ama gelin o soru ve cevabını öbür yazıya bırakalım, olmaz mı?