Şeriat Tarikat Yoldur Varana
Biliyorum, “hakikat, marifet ondan içeri”, ama bir kısım malum kardeşlerimiz yine yeri göğü inleterek bizi “şirke davet etmekle” suçlayacaklardır. Ne yapalım, ilimden nasipleri şimdilik bu kadardır.
Bence o cehalet vadisinde kalmamalıdırlar. Durmaz da okumaya ve araştırmaya devam ederlerse, hakikate ereceklerdir. Eğer bir de yaşayabilirlerse, çok olay olmadığını baştan söyleyelim, huzur ve mutluluğu bulacaklardır.
Neyi okusunlar?
Konuyla ilgili kendi üç kitabımı önermiyorum. Bu yolun yolcularının yazdıklarından da vaz geçtim. Mesela sevdikleri İbni Kayyim’in “Medaricu’s Salikîn”ini olsun okusunlar. İbn Teymiye’nin “Feteva”da tasavvuf, süluk ve ahlak hakkında yazdığı iki cildi okusunlar. Yine onun tasavvufî yönü hakkında yazılmış tez çalışmalarını okusunlar. İlahiyat Fakültelerinin Tasavvuf üstüne yayınladıkları ilmî eserleri okusunlar. Canım hiç olmazsa Diyanetin İslam Ansiklopedisinin “Tasavvuv maddesini okusunlar. Okusunlar da kendileri bizzat bu dinin ve medeniyetin güzelliklerini görsünler. Eğer okurlarsa bir gün bu güzelliklere muhakkak erecekledir. Hadi bir iyilik daha yapayım da internet adreslerini yazayım kendilerine sadece tıklamak kalsın: (http://www.tdvia.org/index.php?klme=tasavvuf/ http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c40/c400057.pdf)
Gelin anlaşalım; biz onları bilmiyorlar diye kınamayalım. Bilirlerse, bu büyük bir ikram ve fedakarlıktır. Çünkü insan karşı çıktığı şeyi bilmelidir. Onlar da her bilmediklerini yok sayarak bizi inkar etmesinler. Hele “şirk” gibi küfürden beter isnatlarla yaftalamasınlar. Böylece barış ve huzur içinde mutlu ve mutmain yaşayalım gitsin.
Ha, bu arada yanlış yapanlar, bu yolu istismar edenler mi var? evet, var. o zaman onlarla beraberce mücadele edelim. Ama dikkat, yolla değil, yanlışlık yapan yolcularla…
Her neyse, şimdi onu bunu bırakalım da esas konumuza dönelim: İslam ciddi bir dindir. Ömür ve ölüm ciddi bir sınavdır. Yaşamak ciddi bir iştir. Müslüman ciddi bir insandır. Ciddi olmalıdır daha doğrusu. İslam’ın, İslam’ı yaşamanın, hayatın ve ölümün şakaya gelir yanı yoktur. Çünkü Allah Teâlâ’ya dost olmak veya dostluktan uzak bulunmak ciddi bir iştir. Çünkü ciddi sonuçlar doğur. Çünkü cennet de cehennem de ciddi bir yerdir, bunlar şakaya gelmez.
Müslüman ciddiyetini kaybettiğinde iki kere kaybeder. Birincisi; kendisi kaybetmiştir, kendisine yazık etmiştir, ikincisi; Allah Teâlâ’nın dinine, aziz şeriatına söz getirmiştir.
Aslında Müslüman ciddiyetini kaybedip, şahsiyetini kaybedip bozulduğunda, kendisi bozulmuştur; aklı başında her insan şunu bilir ki onun bozulmasıyla İslam’a bir zül gelmez, Allah Teâlâ’nın dini bozulmuş olmaz. Fakihler bozuldu diye fıkıh bozulmaz, sûfîler bozuldu diye tasavvuf bozulmaz. Ama cahillere söz söyleme fırsatı doğar ne yazık ki bu durumda. O da cahil oldukları için. Çünkü dinin, fıkhın, tasavvufun aslını bilselerdi, asla aleyhte söz söylemezlerdi. Ama cahil cesur olur; hem yersiz ve hem de çok ve kaba konuşur.
Sözüm, kendim dahil herkese: Lütfen kendimize gelelim, özümüze dönelim, cehalet ve hezeyanı bir tarafa bırakalım ve ciddi olalım. Nefis ve şeytan dahil kimseye İslam aleyhinde konuşma fırsatı verilmeyelim. Böyle yaşamak daha mutlu, daha kazançlı ve daha onurlu yaşamaktır, bunu unutmayalım.
Bu dünyadan yüz akıyla gitmeyi ve yarın Hakkın huzurda açık alınla durup hesap vermeyi kim istemez ki?