Dinlemek ve dinlenmek
Dinlemesini bilmeyen konuşmasını bilmez. Dinlenmesini bilmeyen de yorulduğunu bilmez. Dinlemek anlamayı, dinlenmek de yorgunluğu atarak yeni bir işe başlamayı sağlar.
“Dinlemesini” bilmeyen karşısındaki insanı ya da insanları yorar. “Dinlenmesini” bilmeyen de kendisini yorduğu gibi çevresindeki insanlara bıkkınlık verir ve maddi manevi yorgunluklara sebep olur.
Dinlemek de dinlenmek de zekayı geliştirir, hücreleri yeniler, insana dinamiklik ve hız verir. Dinlemeyi ve dinlenmeyi bilmemek, güç kaybına sebep olur. Maddi ve manevi gücün kontrolü için “dinlemeyi” ve “dinlenmeyi” bilmek gerekir.
Dinlemesini severim de dinlenmeyi bugüne kadar becerebildiğim söylenemez. Ramazan ayı boyunca belli bir cephe tarafından bilinçli yürütülen gündem kargaşası yüzünden herkes gibi ben de çok yorulduğumu hissettim ve yine herkese tavsiye ettiğim sıla-i rahim ziyaretini yapamadım.
Sessiz, sakin, gökyüzünün güzelliği, yeryüzünün yeşilliği, denizin maviliğini seyredebileceğim ve dinlenebileceğim bir yere kaçmak için bildiğim, gördüğüm veya hakkında güzel tarifler işittiğim mekanlardan birine demirlemek istedim.
Epey bir sıla-i rahim mi yapayım yoksa sakin bir köşeye mi çekileyim diye kendi kendimle mücadele ettikten sonra yakınlarımı telefonla arayarak, özür diledim ve müsaade istedim. Çünkü sıla-i rahim yapınca da değişen bir şey olmayacaktı.
Ramazan ayı müddetince şeytanların oyununa nasıl geldiğimizi bir kere daha anlatacak ve bir kere daha olup bitenleri farklı şekillerde başkalarından dinleyecektik ve attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya değmeyecekti.
Sıla-i rahim yaparak yakın-uzak akrabaların, dostların ziyaret edilmesi gerekliliğini en başa koyup, İstanbul’a yakın bir yere gitmeye karar verdim. Bu sefer kendimi dinleyecek ve zihnimi dinlendirecektim. Sıra “Nereye gideyim?” sorusuna gelince, en yakın cevap; İhlas Armutlu tesisleri oldu.
Önceki yıl, İhlas Armutlu kaplıcalarında bir şirketin çalışanlarına “Kişisel İmaj ve Beden Dili” konusunda seminer vermek üzere gitmiş ve çok beğenmiştim. Bu ve benzeri tesislerin hemen hepsini gördüm ama İhlas Armutlu tesisleri daha oturmuş ve eksikliklerini tamamlamış gibi gelmişti.
Kişisel İmaj ve Beden Dili konusu, bir kişinin idare ettiği en küçük bakkaldan, binlerce personele sahip büyük iş yerlerine kadar her müessese için geçerli bir meseledir. “Müesseseler insanlarla kaim değildir” derler, fakat müesseseleri de insanlar temsil eder. Bu sebeple personeline yatırım yapmayan, işine yatırım yapmamış olur.
Temsil noktasında İhlas Armutlu tesisleri önemli bir örnek. Bütün personel bir tornadan çıkmış gibi. Amirlerinden memurlarına kadar tüm çalışanlarda en çok dikkat çeken husus; “Disiplin, Güleryüz ve Çalışma” temposunun aynı olmasıydı.
Kime ne sorarsanız sorun, kimden ne isterseniz isteyin, yardımcı olabilmek için imece tekniğini kullanıp ellerinden geleni yapmaktalar. Devremülkler ve çevre temizliğine azami dikkat göstermekteler. Böyle tesislerde güvenlik ve sessizlik oldukça önemlidir. Bu nedenle güvenliği ve sessizliği üst düzeyde tutmuşlar.
Bayram münasebetiyle binlerce insan aynı yerdeydi ama kimse kimseyi rahatsız etmeden, ötelemeden, herkes kendi halinde sakin sakin dinlenebildi. Büyük bir uyum, saygı ve sevgi içerisinde herkes kendi dünyasındaydı.
Doğrusu bu anlattıklarımı izleyerek dinlendiğimi söyleyebilirim. “Dinleme” işine gelince, kendimi dinledim, bitiremediğim bir kitap vardı, onu bitirdim. Kendimi dinlediğimde gördüm ki, buna çok ihtiyacım varmış. Kendini dinlemeyen kişilerin başkasını rahat dinleyemeyeceğini anladım. Galiba en çok da buna ihtiyacımız var.
İhlas Armutlu tesisleri bu anlamda bana iyi geldi. Dinlemeyi ve dinlenmeyi ihmal etmemeli vesselam.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.