Hazreti İbrahim tek bir ümmetti
İslam toplumlarının liderleri, hedeflerini belirleme ve yönlendirme noktasında, özgür iradeleri ile hareket edemiyorlar. Kapitalist-Siyonist zümrelerin emirlerinden çıkamıyor, dolaylı yollardan onların ekmeğine yağ sürüyorlar. Hepimizin bildiği üzere Siyonist odakların en büyük hedefi, Müslüman halkları birbirlerine düşürüp, ortaya çıkan kaostan faydalanarak yüzyıldır kurdukları Büyük İsrail hayallerine ulaşabilmektir. Müslümanların Kur’an ve sünnet ekseninde bir araya gelip ümmet ruhu ile hareket edememeleri, malum odakların bu düşlerine kapı aralıyor. Zira Müslüman halklar siyasi, iktisadi ve kültürel anlamda yozlaştırılmış ve bir nevi kimlik karmaşasının içine sürüklenmiştir. Bu durum düşmanın işini her bakımdan kolaylaştırmaktadır.
Bugün ihtiyacımız olan şey; maruz kaldığımız manevi yoksulluktan kurtulmak, mezhep, meşrep kavgalarını terk edip, ümmet ekseninde bir araya gelebilmektir. Bilindiği üzere “ümmet” nebilerin hitap ettiği ve onlara iman eden etkin bir topluluktur. Bu topluluk İslam çatısı altında toplanmakta ve birlikte hareket etmektedir. Rabbimiz ümmet ekseninde bir araya gelenlerin özelliklerini şöyle haber verir:
Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet oldunuz, iyiliği emreder kötülükten men edersiniz ve Allah’a inanırsınız.” (3-10)
“İçinizden hayra çağıran iyiliği emredip kötülükten men eden bir ümmet topluluğu bulunsun, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.” (3-104)
Ayetlerden anlayacağımız üzere ümmet kavramı iyiliği emredip kötülükten nehyeden müminlerden oluşuyor. Yani ümmet inanan fertlerden meydana gelen sosyal bir grup ve hakkın savunuculuğunu yapan inananlar topluluğudur. Böyle bir topluluğun bulunması elzem bir ihtiyaçtır hatta farizalardandır. Peygamberler kendilerine inanan bu topluluğun iman ve gayretlerini harekete geçirmiş ve onlara yeryüzünü imar eden seçkin ümmet olma vasfını kazanmışlardır.
Ümmet bilinci ile hareket eden fertler çoğunlukta da olabilir, tek kişi de olabilirler. Nitekim Hz. İbrahim çağının putlarını kırmış ve tek başına ümmet olup hakkın savunuculuğu yapmıştır. O bir topluluğun yapabileceği şeyi tek başına yapmıştır.
Bugün eğer bizler, ümmet olmanın getirdiği vasıfları taşımıyorsak suçu başkalarına yıkıp işin içinden çıkamayız, kendimize dönüp nerede hata yaptık diye sormak mecburiyetindeyiz. Zira Resulullah bizi ümmet halkasında birleşmeye ve “biz” olmaya çağırmıştır. Fakat bizler Resulullahın bu tavsiyelerini söylemlerimizle tekrar etsek de yıkık ve metruk hayatlarımıza taşıyamıyoruz… Ne acı!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.