Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Allah sabırlar versin, çok zor ve çok acı

Allah sabırlar versin, çok zor ve çok acı

Ateş can evine düşmeyince acının ne demek olduğu anlaşılmaz. Allah kimseye vermesin, 15 ailenin can evine ateş düştü. Kimse; bu anneler, babalar, kardeşler ve akrabalarının ciğerinin nasıl yandığını bilemez ve hissedemez.
Anlamak ve bilmek için, bu 15 aile gibi diğer şehit ailelerimizden biri olması gerekir ki anlayabilsinler ve Allah tattırmasın ama tadabilsinler. Uzaktan uzağa başsağlığı dilemek veya bizim gibi yazmak ve ağıt yakmak kolay, gelin siz bir de onlara sorun ciğer yangınını.
Şu soruyu çocuğu askere giden ya da gitmeyen her yurttaşımız soruyor; “Bu terör yıllardır niye bitmiyor?” Maalesef bu sorunun cevabı yok. Sanki içeriden ve dışarıdan bir takım karanlık güçler, teröre destek veriyor ve bu yüzden bitmiyor gibi geliyor insanımıza.
Her şehit haberinde terör uzmanları çıkıp konuşuyor ve terörü anlatıyor. Hiçbirisi de şehit ailelerinin yüreğine su serpmiyor ve bir çözüm üretmiyor. Neden ve nasılsa; ne terör uzmanları ne de bu işle bizzat ilgilenen kurum ve kuruluşların başındakiler, terörün çözümüne dair çare üretmekten uzak duruyorlar.
Teröre dair açıklamalar yapıp, milletin yüreğine su serpmesi gerekenler, dam üstünde saksağan zamanlarda genellikle laiklikle ilgili demeçler vererek, toplumun moral ve motivasyonunu bozmakta gösterdikleri mahirliği, nedense böyle zamanlarda birlik ve beraberlik üzerine göstermiyorlar.
Bu toplumun mayasındaki birlik ve beraberliğin tek sebebi; “din birliğidir.” Dil birliği ve ırk birliği daha sonra gelen unsurlardır ama esas olan din birliğidir. Toplumda din birliği zayıfladığı müddetçe ve yok sayılmaya gidildiği müddetçe, terörün bitmeyeceğini neden bir terör uzmanı çıkıp da konuşmaz, bunu da kimse anlamış değil.
Aklı başında bir terör uzmanı veya vatanını milletini, devletini, dinini seven biri neden çıkıp; “Terörün bitirilmesinde izlenecek tek yol vardır; vatan millet kutsallığını, dini eksende topluma sunup, bu mesele bütüne yayıldığı zaman terör kendiliğinden sona erecektir” demez, diyemez ya da dedirtilmez?
Evet, dünya kadar para harcıyoruz, dünya kadar silah ve alet alıyoruz, dünya kadar personel tahsis ediyoruz ama yine de canlarımız alınıyor ve ocaklara ateşler düşüp, köz olup yürekleri yakıyor. Bu gidişin nereye varacağını da bilmemek ayrıca acı veriyor.
Sadece Türkiye’de değil, dünyanın neresinde olursa olsun, bütün milletleri bir arada tutan “dini ve milli” değerleridir. Dini ve milli değerlerine sahip çıkan milletler; “huzur, güven ve istikrarı” yakalayan toplumlardır.
Halep oradaysa arşın burada. Güçlü ülkeleri hangi kriterleri ayakta tutuyor bir bakalım. İster Müslüman olsun, ister Hıristiyan olsun, ister Musevi olsun, inançlarına sahip çıkarak, değer yargılarını halk arasında bir çimento vazifesi gördüren sistemler, her zaman terörden uzak yaşamış ve yaşamaktadırlar.
Bizde de yapılması istenen çok zor bir şey değil. Devlet Güneydoğu’ya gidecek ve karış karış bütün bölgeyi dolaşarak; devlet, millet ve din bütünlüğünü anlatacak. Bunu anlatırken de kendisinin bu değerlere inandığını söyleyecek ve gösterecek.
Şimdiye kadar zaman zaman yapıldığı gibi uzaktan kumanda ile yarı gönüllü, yarı gönülsüz, yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir şekilde dini bir takım ritüelleri kullanarak değil, bizzat müftüler, bölgede halkın itibar ettiği din alimleri, valiler, kaymakamlar ve askeri yetkililerden oluşacak büyük bir sivil toplum hareketiyle yapılacak bir çalışma çok şeyi değiştirecektir. Bir kaymakamın Cuma namazına gitmesi dahi o ilçede huzura sebep oluyor.
Çok küçük bir deneme yapılsa her şeyin nasıl değiştiği görülecektir. Dini söylemlerden ürkmenin ve karşısına dikilmenin bugüne kadar millete zarardan başka bir katkısı olmamıştır. ‘Katkısı var’ diyenler rantçı kesimlerdir ki, onlarda da ne şehit vardır ne de gazi.
Eğer milletimiz bütün olumsuzluklara rağmen, birlik ve beraberlik içinde yaşamaya çalışıyorsa, bunun tek sebebi; sahip olduğu din birliğidir. Bu din birliğini muhafaza etmeye çalışan ve halka kendisinden birileri olduğunu gösteren iktidara olan güvenleridir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi