Feride
Feride ile geçtiğimiz Kurban bayramında Alanya - Sarıveliler güzergâhında tanıştım. Sarıveliler’e ulaşmak için Kuş yuvasından geçmek zorundasınız. Kuş yuvası, devasa uçurumlara açılan, sessizliğin ve karanlığın iç içe geçtiği bir dağ. Bu dağın eteğinde kurulmuş küçük bir çay bahçesinde tanıştım Feride ile. Dağların zirvesinde insanların içini ısıtan bu küçük mekân Feride’nin babasına aitti. Feride henüz on yaşında bir kız çocuğuydu ve burada garsonluk yapıyordu. Hayalimizdeki çocuk prototipi oyuncaklarla bütünleşen bir çocuktur. Feride ise dağların eteğine kurulmuş bir çay bahçesinde çalışan elemandı. Küçük bir çocuğu oyunlardan mahrum bırakmak olur mu diye düşünmeyin. Küçücük cüssesine yirmi yaşında bir insanın olgunluğunu sığdırsa da, oyunlardan ödün vermiyor, yaptığı işi oyunun bir parçası olarak görüyordu. İfadelerine göre oyunlarında işini sık sık canlandırıyor ve bundan büyük keyif alıyordu. Feride’nin üzerinde çiçek desenli bir şalvar ayağında lastik bir ayakkabı vardı. Olgun tavırları ve gözlerindeki yaşama sevinci hepimizin dikkatini çekmişti. Onu hepimiz çok sevmiş hatta birlikte fotoğraf bile çekilmiştik. Feride yaşıtlarının oynadığı vakitlerde ailesine yardımcı oluyor oyunla işi birbirine katarak ortamı neşelendiriyordu. Az sonra oturduğumuz masaya geldi ve çayları bırakıp gitti. Mekân küçüktü fırsat buldukça onunla sohbet ettik. İfadelerine göre çok küçük yaşlarda kardeşinin bakımıyla ilgilenmiş, okul çıkışı annesine yardımcı olmuş, kalan vakitlerinde bahçeye çıkıp ağaç kabuklarından ev yapmış ve hayallerini ağaç dallarına saklamıştı. Babası bu çay bahçesini açtığında Feride burada çalışmak istediğini söylemiş ve yaz dönemi harçlığını çıkarmayı hayal etmişti. Yaklaşık yarım saat sonra tekrar masamıza uğradığında aramızda şöyle bir diyalog geçti:
Burada çalışırken oynamaya fırsat bulabiliyor musun
Tabi, yorulduğumda görevimi abime devrediyorum. Şu ağaç kabukları var ya onlarla ev yapıyorum, Annem bana bir bebek dikti onu alıyorum şurada oynuyorum. Akşam da kardeşlerimle oynuyorum, babam yorulduğunda haber ver diyor.
Büyüyünce ne olmak istiyorsun
Ben öğretmen olmak istiyorum, çünkü öğretmenimi çok seviyorum, onun gibi çocuklara yardımcı olmak istiyorum.
Bu işe nasıl karar verdin
Burada çalışmayı ben kendim istedim abim de çalışıyor, annem de burası bizim iş yerimiz, babam kazandığı parayı zaten bizim için harcıyor.
Seninle bir fotoğraf çektirebilir miyiz
Babama sormam gerekir.
Feride babasından izin aldı ve birlikte fotoğraf çektirdik. Sonra vedalaşıp ayrıldık. Feride ile tanıştıktan sonra zihnimdeki o sorular yeniden canlandı. Bizler acaba çocuklarımıza sorumluluk vermekten kaçınarak onların duygusal anlamda büyümelerine ve olgunlaşmalarına fırsat vermiyor muyduk Acaba on yaşındaki Feride’yi yaşıtlarından farklı kılan şey, onun erken yaşlarda sorumluluk alması mıydı O gün bu soruyu kendime tekrar tekrar sordum ve makul bir cevap bulmaya çalıştım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.