Irak’a göre IŞİD ve PKK ev sahibi, Türkiye işgalci mi
Irak ve Suriye’de ipin ucunun çoktan kaçtığına, bu iki ülkede hâkimiyetin mahalli yöneticilerden çıkıp sömürgecilerin eline geçtiğine her fırsatta dikkat çekiyorum. Yani, bir bakıma Irak ve Suriye’de merkezi yönetimler akıllarını ABD ve Rusya emanetine telim etmiş, kulaklarına ne fısıldanırsa onu tekrarlıyor ona göre hareket ediyorlar. İşin garip tarafı bir de yaptıklarını ve söylediklerini iradelerinin bir sonucu sanıyorlar. İşler bu yüzdende iyice sarpa sarıyor. Meşhur tabirle at izi it izine karışıyor.
Böyle olmasaydı Musul’a operasyon için hazırlık yapan ABD ve koalisyon güçleri Irak’a silah yığınağı yaparken Irak merkezi yönetiminin Türkiye’nin Başika’daki küçük askeri birliğinden rahatsız olması ve Türkiye’yi topraklarında işgalci gibi takdim etmesi mümkün olabilir miydi Yani, sahibinin sesi olarak görüntü verirler miydi
Bu noktada özellikle 30 yıldan beri PKK’nın merkez karargâhının topraklarında olduğunu bile bile bugüne kadar Irak merkezi yönetimi bu terör örgütünden hiçbir rahatsızlık duymamış ve ifade etmemiş ise, Başika’deki Türk birliğini işgalci gibi görenler acaba PKK terör örgütünü ev sahiplerinden birisi mi görüyorlar Ya da Musul IŞİD militanları tarafından işgal edilirken hiçbir direniş göstermeyen, Musul’u militanlara teslim eden Irak yönetimi ve ordusu bu terör örgütünü de kendilerinin bir parçası olarak mı gördüler soruları ister istemez akla geliyor. Bir adım daha atarsak, yıllardan beri ABD’nin yüz bin civarındaki askeri varlığı da Irak’ın ortak ev sahiplerinden birine ait olarak mı görüyorlar Tüm bunlardan geçtik, Musul operasyonuna hazırlık yapan ABD ve koalisyon güçlerinden sadece Almanya 71 bin ton silah ve cephaneyi kargo uçakları ile Erbil’e taşırken bundan hiçbir rahatsızlık duyamayan Irak merkezi yönetimi ABD ve koalisyon güçlerini kardeşlerinden mi sayıyor
Irak merkezi yönetiminin Başika kampını bahane ederek ileri geri laflar etmesinin arkasında da ABD’nin olduğunu söylemek yanlış olmayacak. Çünkü Musul operasyonunda ABD ve koalisyon güçleri Türkiye’nin devreye girmesini istemiyorlar. Belli ki Musul’u kendi aralarında pay etmişler ve gelecekteki statüsünü belirlemişler ve statüde Türkiye’ye yer yok. Öyle görünüyor. Çünkü, Türkiye’nin Musul operasyonunda yer alması oyunlarını bozacak düşüncesindeler.
Artık başta ABD olmak üzere Haçlı ittifakının İslam düşmanlığı ve ellerinden geldiğince İslam dünyasını kan ve gözyaşına boğma isteklerini biliyoruz ve bunu gizlemeye de gerek duymuyorlar. İşin asıl üzüntü veren yanı İslam ülkelerindeki bir takım idarecilerin bunlara yaklaşımlarının kendi dindaşlarını bir kenara iterek bu zalim sömürgecileri kardeş diye bağırlarına utanmadan basabilmeleridir. Bu yaklaşımı inanarak yapmıyor olmaları, bir takım çıkarlar uğruna yapıyor olmaları cürümlerini hafifletmez elbette. Buna bir de Musul’un kurtarılması olarak takdim edilecek olan ABD ve koalisyon güçlerince IŞİD’den kurtarılması adına eğer bu şehirde Sünni çoğunluğa karşı bir katliam uygulanırsa o zaman sadece Irak yönetiminin değil, bu işte rol alan bütün kukla ve kuklacı zalimlerin cezası çok daha ağırlaşacaktır. Ve bu cezanın ahirete kalmadan bu dünyada kesilmesi gerekiyor ki, zalimler meydanı boş bulduklarını sanmasınlar. Çünkü medyaya yansıyan haberlerde Türkiye’nin Musul operasyonunda yer almaması isteğini özellikle ABD dillendiriyor. Bunun yanında Musul, IŞİD’den temizlendiğinde ABD’nin ezici çoğunluğu Sünni olan kadim kente radikal Şii grupları ve PKK’yı sokmaya hazırlandığı haberleri medyada yer alıyor. Bunun bir başka sonucu da şimdiye kadar çok istedikleri halde başaramadıkları Şii-Sünni çatışmasına sebep olabileceğidir. Bu da sömürgecilerin bölgemizdeki hedeflerine ulaştıkları anlamına gelecektir. Çözüm kula kulluktan vazgeçip Allah’ın emirlerine sarılarak Allah’a kulluğa soyunmaktan geçiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.