Tartışmaya bile gerek olmayan konu
HDP’ye terör operasyonu gündemdeki yerini koruyor.
Bu “parti”nin eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile birlikte 8 milletvekili daha tutuklanmış durumda.
“Suçları ne acaba” merakı içinde olmaya bile gerek yok diye düşünüyorum.
HDP işte; HDP’nin TBMM’deki “uzantıları” işte.
Şundan dolayı böyle diyorum:
Bölücü terör örgütü olan PKK’nın “siyasi partisi” olabilir mi?
Varsa bu bir “siyasi parti” değil “yan örgüt” olmaz mı?
Yöneticileri vs. bu terör örgütünün “üyeleri” sayılmaz mı?
Öyledir elbette.
Ama maalesef ülkemizde HDP ve aynı çizgideki önceki “oluşumlar” bağımsız bağlantısız ve gücünü sadece ve sadece halktan alan gerçek birer “siyasi parti” olamamışlardır.
Çıkış noktaları hep PKK merkezli, PKK planlı; PKK’nın misyonunu yaşatma/yayma odaklı olmuştur.
PKK’nın farklı bir mecrada ki kolu olarak ortaya çıkmışlar, bu yönde faaliyet yürütmüşlerdir.
Anlayacağınız, dağdaki eli silahlı teröristlerin, şehirlerde ki, devlette ki temsilcileri olmuşlardır.
Tek farkları üzerlerinde “şalvar” yerine takım elbise, ayaklarında “mekap” yerine son model iskarpin, başlarında “poşu” yerine kravat bulundurmaları olmuştur.
Tüm bunların malumun ilanı olduğu düşüncesindeyim.
O yüzden, “HDP işte; HDP’nin sözde seçilmiş ‘milletvekilleri’ işte” diyorum.
Dolayısıyla, tutuklanan HDP’lileri sıradan milletvekilleri tutuklanmış gibi göremeyiz, değerlendiremeyiz.
Ve bu önyargı değil, gerçeğin ta kendisidir.
Düşünün:
Gündemimizdeki bir başka terör örgütü olan Fethullahçılar, “siyasi parti” ayağına bir “örgüt” kuruyor, seçimlere giriyorlar.. Her malın bir alıcısı olacağı gibi, bir şekilde oy da toplayıp birkaç “vekil” çıkarıyorlar. Ardından bu “vekil”ler başlıyor, Pensilvanya’daki FETÖ elebaşının talimatları ve örgütün menfaatleri doğrultusunda “siyaset” yapmaya. 17-25 sonrası buna girişmediler de değil. Hatırlayın bazı Fethullahçılar seçimlerde bağımsız milletvekili adayı oldular. Neyse ki seçilemediler. Seçilselerdi ve bugün Meclis’te olsalardı, “onlar halkın seçtiği kişiler ve dokunulamaz” mı denilecekti? Olacak iş mi? Elbette ki gereği yapılacaktı, yapılmalıydı da.
İşte bugün HDP’lilere yapılan tam da budur.
Dolayısıyla, iktidar partisi ile MHP’nin “yargının kararına saygı duyulması” çağrısını alkışlıyor; terörle mücadelede ipin uca kime dayanırsa dayansın, geri adım atılmamasını diliyorum.
Yılanın başı ezilmeli artık.
Şimdiye kadar hep konjonktüre göre kah kuyruğundan çekmiş, kah kuyruğunu serbest bırakmış olmamızdan dolayı “kanıksadığımız” ve 10-15 saniyelik haberlerle geçiştirdiğimiz şehitlerimizin kemikleri daha fazla sızlatılmamalı.
Tutuklamaları eleştirerek HDP’ye adeta kol kanat geren CHP’ye ise diyecek söz bulamıyorum. HDP gibi, o da CHP işe.
Bırakalım yargı işini yapsın. Bu ülkede kim teröre hizmet ediyorsa, cezası verilsin.
Zaten muhatap alınarak ve masaya oturularak hayli şımartılmış ve de palazlandırılmış bir terör örgütü ve siyasi uzantıları var karşımızda.
Devlet olarak, yargı olarak hesap sormada daha da gecikip, gözümüzün önündeki terör faaliyetlerine daha fazla göz yummuş olmayalım.