Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Millet laf değil icraat istiyor

Millet laf değil icraat istiyor

Terörün tarihi 1940’tan sonra başladı ve bugüne kadar da ülkemizin üzerinden hiç eksik olmadı. İsmet İnönü dönemi, büyük oranda ekonomik ve siyasi baskı terörüyle geçti. Bu durum o yılların tarihine inildiğinde rahatlıkla görülür.
Dini azınlıklara uygulanan varlık vergisinden tutun da, Müslüman ahaliye uygulanan ekonomik ve dini baskılar, terör olarak değerlendirilmez de nasıl değerlendirilir. Ezanın Türkçe okutulma baskısı ve camilerin satılması, ahır olarak, depo olarak kullanılması gibi milleti ortaçağ karanlığına sürükleyen hangi faaliyetleri insani olarak ele alabiliriz.
İnönü terörü sadece Müslüman ahaliyle sınırlı kalmamıştı. Yukarıda da ifade ettiğim gibi dini azınlıklara uygulanan varlık vergisi; bir kısmının aç ve açıkta kalmasından tutun da, bir kısmının Aşkale’de açlıktan ve sefaletten ölmesine, bir kısmının sürgünlerde ailesinden uzaklarda tutulmasına kadar neler neler yaşandı.
Bunun adı terör değil de nedir? Terör zihniyetli kişilere bakıldığında aynı dünya görüşüne sahip insanlar karşımıza çıkmıyor mu? PKK’lı teröristlerin siyasi zihniyetlerine bir bakalım. Mesela PKK’lı milletvekillerini ilk önce TBMM’ye kim soktu?
1950’ye kadar İnönü terörü sürdü. Halk bitkin ve çaresiz bir şekilde önüne gelen sandığa sahip çıkarak, İnönü ve zihniyetini tarihe gömdü. Bu seçim, İnönü ve CHP zihniyetinin artık Türkiye’de istedikleri gibi at koşturamayacakları, siyasi ve ekonomik terör estiremeyecekleri anlamına geliyordu.
Türkiye tam on yıl, büyük bir mücadele azmiyle gelişti, büyüdü, serpildi. Köylü ayakkabı gördü, şehirli araba gördü, millet, millet olduğunu anladı, siyasi ve ekonomik terör sona erdi ve rahat bir nefes almıştı ki, 27 Mayıs terörü gelip çattı ve Türkiye yeniden karanlığa gömüldü.
1960 darbesinden sonra artık sular durulmadı, halk ne istediyse İnönü zihniyeti tersini yaptı ve 68 kuşağı, 72 muhtırası, 80 yılına kadar süren öğrenci olayları, işçi olayları, yokluklar ve kuyruklarla tam bir dağınıklık sürüyordu ki, 80 darbesi çıka geldi.
Bir elli yıl daha geri gitmiştik. Allah rahmet eylesin Özal bir talih kuşu olarak başımıza kondu. Talih kuşu bir yılını doldurmuştu ki, PKK terörü sahneye çıktı. Artık “Şehitler ülkesi” olmaya başlamıştık. Bir daha terör durmadı ve durdurulamadı.
Özal’lı yıllarda teröre rağmen kendimize gelmiştik. Fakat eski partiler arzı endam ederek yeniden siyaset sahnesine çıktılar. Bugünün CHP’sinin o günkü SHP’si, terör destekçisi milletvekillerini TBMM’ye soktu ve TBMM teröristlerin vekilleriyle tanıştı.
Yıllar geçti, terör hız kesmiyordu fakat Refahyol iktidarıyla Türkiye yeniden rayına oturmuştu. Bu sefer de 28 Şubat farklı bir terör estirerek, dağdakilerin ekmeğine yağ sürdü. Türkiye iyice karışmış, sistem hallaç pamuğu gibi dağılmıştı. Kimin eli kimin cebinde belli değildi. Rant savaşı bütün hızıyla sürüyor ve hızla yeni zenginler türüyordu.
Refahyol’un yıkılmasından sonra, koalisyonlara mahkûm olan ülkemizin durumu daha da kötüleşmişti. O günün iktidar sahipleri deprem paralarını yiyecek kadar işi ileriye götürmüşlerdi. Millet yeni bir lider, yeni bir soluk bekliyordu. İlk seçimde hepsini alaşağı etmek için zaman kolluyordu.
Vakit geldi ve Ak Parti büyük bir teveccühle ülkeyi yönetmeye başladı. Artık o günleri yazmaya gerek yok. Ak Parti'nin başına gelenleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri ile son seçimleri herkes biliyor. Halkımız, 1950’de gösterdiği dirayeti bir daha göstererek, ülkesine ve kendisine sahip çıkmıştı.
Şimdi 1940’lardan bugüne kadar başımıza gelenlere baktığımızda, karşımıza kimlerin ve hangi zihniyet sahiplerinin çıktığı net olarak görülüyor. Aklıselim herkes şunu soruyor: “Laf üretenler neden çözüm üretenlere destek olmuyor da köstek olmayı sürdürüyor?”
Allah aşkına kimse ön yargılı ve peşin hükümlü davranmadan bu sorunun cevabını versin. Terörü bitirmek için her türlü güce sahibiz. Yeter ki, laf üretenler, çözüm üretenlere köstek yerine destek olsun.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi