Zararlı Gazeteler Nasıl Susturulur?
MUZIR (zararlı) gazeteleri susturmak için boykot bir çare midir? Boykot bu gazetelerin batmalarına veya yola gelmelerine sebep olursa elbette bir çare ve çözüm olabilir. Lakin bizde Müslüman halk, kötü gazeteleri topluca boykot edecek bir şuura sahip değildir.
Kötü gazete ne demektir?
Yalan yazar, iftira eder.
Fitne fesat çıkartır.
Pireyi deve, habbeyi kubbe yapar.Akı kara, karayı ak gösterir.
Birtakım medya babaları, gazetecilik perdesi ardında yolsuzluk yapar, haram ve gayr-i meşru efsanevî servetler elde eder.
Laikçilik yaparak (laiklik demedim) Müslüman halkın din ve inanç hürriyetine saldırır.
Halkı ilerici gerici, Sünnî Alevi, sağcı solcu, dinci laik diye kamplara böler ve bunları birbirine düşman edip çatıştırarak millî ve toplumsal barışı ve mutabakatı berhava eder.
Gazete satmak için ahlâksızlığa prim verir, müstehcen neşriyat yapar, halkın şehevî duygularını istismar ederek sürüm sağlar, para kazanır.
Basın etiğinin kurallarına uymaz.
Hem demokrasi ister, hem de serbest seçimlerin neticesini kabul etmez.
1930’lardan kalma fosilleşmiş, devri geçmiş bir ideolojiyi din gibi savunur.
Müslüman halkın böyle bir basını boykotla yola getirmesi gerekir ama getiremez.
Çünkü halkımız aldanmaya, aldatılmaya, dolandırılmaya çok alışmıştır.
Kötü, zararlı, olumsuz basını susturmanın tek geçerli çaresi; çok doğru, mükemmel, iyi, güzel, dürüst, faziletli, etkili, güçlü gazeteler çıkartmaktır.
Böyle gazeteler bir müddet sonra kötü basını ya batıracak ve susturacak, yahut büyük ölçüde yola getirecektir.
Bence büyük ve iyi bir gazetenin özellikleri şunlar olmalıdır:
1. Günde en fazla 16 sayfa olacak.
2. Çok ucuz fiyata satılacak.
3. Dine saygılı olacak ama din veya cemaat gazetesi olmayacak.
4. Son derece güvenilir olacak.
5. Kesinlikle yalana, iftiraya, fitne ve fesada bulaşmayacak.
6. Sahipleri, idarecileri, yazarları temiz ve şeffaf olacak. Gazeteyi alet ederek servet edinmeyecek.
7. Ülkenin yüzde seksenini içine alacak şekilde geniş bir yelpazesi olacak.
8. Senin hırsızın çok kötü, benim hırsızım çok iyi zihniyetine sahip olmayacak, hırsızları ve soyguncuları, renkleri ne olursa olsun yerin dibine batıracak.
9. Müstehcen ve ahlâksız yayın yapmayacak.
10. Okuyucularını sıkmayacak şekilde eğitecek, bilgilendirecek, aydınlatacak.
Bu anlattığım gazete tutar mı, çok okunur mu, etkisi olur mu?
Elbette okunur, etkili olur.
Yeter ki temiz niyetle çıkartılsın ve başına ehliyetli, ahlâklı, idealist, mürüvvetli, faziletli uzman elemanlar ve idareciler getirilsin.
Böyle bir gazete günde kaç adet satabilir?
İki milyon satabilir.
Yıkıcı olmamak şartıyla meraklı ve heyecanlı yazılar, haberler, ifşaat (açıklamalar) yayınlamalıdır.
Tesirli olur mu?Elbette olur.
Böyle bir gazete CHP’nin yapamadığı muhalefeti yapabilir.
Zaten iyi bir gazetenin kesinlikle muhalif olması gerekir. Yıkıcı değil, yapıcı, doğru, olumlu bir muhalefet.
Sırtını hem iktidara dayayacak, iktidarla iyi geçinecek ve hem de iyi gazete olacak... Böyle bir şey mümkün değildir. Bunca olumsuzluk, yolsuzluk, rezalet ve kriz olan bir ülkede muvafık ve taraftar olmak ahlâka ve fazilete aykırıdır.
Peygamber (Salat ve selâm olsun O’na) ne buyurmuş?
“Vallahi kızım Fâtıma hırsızlık yapsa onun da elini keserim...”
İyi gazete işte böyle olacaktır. İyi gazete yalakalık, yağcılık, dalkavukluk, kemik yalayıcılığı, menfaat karşılığında muvafakat yapmaz, zalimleri, hainleri ve hırsızları alkışlamaz.
Böyle bir gazeteye çok muhtacız.
Biz muhtacız ama Müslüman kesimdeki para babası bazılarının ve birilerinin işine gelmez...
Niçin e-mail’im yok?
CEP telefonuyla haftada bir kere bile konuşmam. Yazılarımın altında e-mail adresi yoktur. Niçin? Herkesi suçlamam ama bazı kimseler hiç edepli hareket etmiyor. Bin türlü hakaret, sövgü, iftira... İsim yok, adres yok... Böyle bir şey ahlâka, terbiyeye, medeniliğe, insanlığa uyar mı?
Dışa büsbütün kapalı değilim. Arzu eden, açık ve doğru isim ve adres vererek, telefon numarası bildirerek Millî Gazete adresine yazabilir. Oradan bana ulaştırırlar.
Medenî insanlar, beğenmedikleri, katılmadıkları düşüncelere medenîce itiraz ederler, onları geçerli gerekçelerle çürütmeye çalışırlar.
Hakaret ederek, küfürler savurarak, iftira ederek hiçbir fikir, tenkit ve iddia çürütülemez.
Biz hepimiz Türkiye isimli büyük geminin üzerinde yaşıyoruz. Birbirimize karşı, asgarî de olsa nezaket, kibarlık, mürüvvet ve edeple muamele etmek zorundayız.
Hiçbir cemaat ve onun başındaki zat, tenkit edenlere sövüp sayarak savunulamaz.
Bendeniz tenkit eden bir yazarım. Elbette, bana yöneltilecek tenkitleri de tahammülle, hoşgörü ile karşılamak zorundayım.Ancak bir şartla: Akıl, mantık, edep, terbiye, görgü, insaf ile yapılmak şartıyla.
Muhatabını, ona küfr ederek, hakaret ederek susturmaya çalışmak derin ve korkunç bir aczin sergilenmesinden başka bir şey değildir.
Çok şükür bu memlekette, fikir ve görüşlerimiz uyuşmasa da, çok efendice, çok kibar, çok insaflı davranan vatandaşlarımız vardır. Kendilerine hürmet ve selâmlarımı arz ediyorum.