Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Vahşet Çağı

Vahşet Çağı


Yaşadığımız çağa bilim ve teknoloji çağı deniyor. İnsanoğlu evrende yer kaplayan her zerrenin dilini çözmek ve yaşamını daha konforlu bir zemine taşımak istiyor. Geçmiş dönemlerde büyük meşakkatler altında elde edilen ürünler artık teknoloji sayesinde çok daha kolay elde edilebiliyor. Bilim adamları akla hayale gelmeyecek keşifler peşinde koşuyorlar… Hatırlayacağınız üzere geçmiş dönemde, Dolly adlı koyun klonlanan ilk hayvan olarak biyoloji kitaplarına geçmişti. Bilim adamları şu günlerde yaşlanmayı geciktirecek formüller üzerinde çalışıyorlar. 
Bilim ve teknoloji akıl almaz bir şekilde gelişiyor. Yeni araştırmalara göre yüz laboratuvarları adlı teknoloji sayesinde aracını kullanan kişi kamera ile izlenebilecek ve sürücü uyukladığında zihnine uyarı sinyalleri gönderilip uyanması sağlanacak. Bilim adamları bazı meyve ve sebzelerin orijinal boyutlarından daha büyük olmasını sağlamak için tohumu uzaya gönderiyorlar. Uzaya has unsurlara maruz kalan meyvelerin tohumları geri getirilip toprağa dikiliyor ve bu uygulama ile daha büyük meyve ve sebzeler elde etme imkânı oluyor.
Kök hücre konusunda epey yol kat eden uzmanlar ileride çözüm bulunamayan birçok hastalığı tedavi edebileceklerini iddia ediyorlar. Yeryüzünde fesat çıkaran insan uzayda yaşam olup olmadığını araştırıyor ve gelecekte bu araştırmaların daha ileri seviyeye ulaşacağını savunuyor. Fakat ne yazık ki bilim ve teknolojide bu kadar yol kat eden ve ürettiği araçlar vasıtasıyla yaşamını kolaylaştıran insan kendine gittikçe yabancılaşıyor, fıtratında mevcut olan özü göremiyor, asli sorumluluklarının ne olduğunu bilmiyor. Bilimsel keşifleri ile yaşadığı çağa bilim çağı dedirten insan, insan yanını değil, ilkel yanını geliştiriyor ve yeryüzünde taş üstünde taş bırakmıyor. Bilim ve teknoloji çağında insanoğlu kendi elleriyle icat ettiği araçları kullanarak savaş ve katliamlara yol açıyor, yoksul ve masum insanlara yaşam hakkı tanımıyor. 
Bugün küresel-Siyonist eşkıyaların işgal ve katliamları o kadar büyük boyutlara ulaştı ki, içinde yaşadığımız çağa bilim ve teknoloji çağı değil vahşet çağı desek daha doğru olur. Nitekim yaşanan vahşet o kadar büyük boyutlara ulaştı ki, başımızı hangi yana çevirsek çocuk çığlıkları ile karşılaşıyoruz. 
Günümüzde küresel odakların hizmetkârlığına soyunan şiddet yanlısı örgütler efendilerinin emirlerine harfiyen uyarak, evleri, işyerlerini bombalıyor, kadınları çocukları, yaşlıları öldürüyor, insanları yurtlarından çıkarıp sürgüne gönderiyorlar. Bugün Halep’te yaşananlar bunun bariz bir örneğidir
Bilim ve teknolojide uzunca bir yol kat eden insanoğlu keşke benliğinin ıslahı ve erdemlerin yeşertilmesi için de bir çaba göstermiş olsaydı. Bilim insanları varoluşsal mahiyetleri noktasında da yol kat etmiş olsalar ve insanlığı vicdanlarındaki öze çağırabilselerdi. Bilimsel keşifleriyle öne çıkan kimseler, birey ve toplumları karanlıklar diyarından insanlık ülkesine çağırabilselerdi. Keşke yaşadığımız çağa erdem ve faziletler çağı diyebilseydik…
Karanlık bir tüneldeyiz… Başımızı hangi yana çevirsek vahşet üreten canilerle karşılaşıyoruz. İnsanlığın katledildiği bir dünyada imdadımıza yetişecek bir el, bir kuvvet aramaya devam ediyoruz. Fakat heyhat! Dünya hızla değişiyor, yoksullar ayaklar altında ezilirken zenginler servetlerine servet katıyorlar. Ve katledilen değerlerin cenazesi kalkarken kimse kılını dahi kıpırdatmıyor. Ne acı!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi