PKK’nın Gölgesinde Uyuşturucu Ticareti Yapanlar Cezalandırılmazsa
BENDENİZ, tenkit de etsem, muhalefet de yapsam devlet büyüklerine saygısızlık etmem. Tenkit ederken şahıs ve kurum ismi vermem. Bu ülkeyi idare edenleri halk seçmiştir. O seçimin neticesi de kader-i ilahîye göre olmuştur. Tencere yuvarlanmış kapağını bulmuştur.Peygamber (salat ve selam olsun O’na) “Siz ne halde iseniz öyle idare olunursunuz.” buyurmuştur.
Aktütün karakolunun yirmi küsur defa basıldıktan sonra tekrar basılması, bu baskında 17 vatan evladının şehid olması vicdanları yakan bir faciadır. Bu facianın sorumluları vardır. Bütün suçu ve sorumluluğu teröristlerin üzerine atmak çok kolay. Çok ucuz, pek geçersiz bir açıklama şeklidir.
Gerek sivil gerek asker idareciler içinde bu facianın birinci dereceden suçluları ve sorumluları bulunmaktadır.
12 milyon liraya golf oyunu sahaları yapanlar, beş yıldızlı otelleri gölgede bırakan lüks ve şaşaalı ordu evleri inşa edenler, devlet personeli için sayısız lojman sitelerine avuçla para harcayanlar maalesef defalarca saldırıya uğrayan bir sınır karakoluna, füzelere dayanıklı binalar yapmamışlardır.
Terör hadiselerinin yoğun olduğu güneydoğu sınırlarımız kesinlikle iyi korunmamaktadır. Kaçakçıların buralarda cirit attığına dair bir yığın delil, şehadet, istihbarat, iddia, rivayet vardır.
PKK terörünün gölgesinde ve toz dumanı içinde:
Büyük miktarda uyuşturucu ticareti yapılmıştır.
Büyük miktarda silah, cephane kaçakçılığı yapılmıştır.
Büyük miktarda akaryakıt kaçakçılığı yapılmıştır.
Büyük miktarda koyun kaçakçılığı yapılmıştır.
Son otuz sene içinde bu kaçakçılıklardan ve kanunsuz işlerden bir kısmı Kürt, bir kısmı Türk, bir kısmı da başka etnik alt kimliklere mensup kişiler yekûn olarak yüz milyarlarca dolarlık kara, necis, haram, gayr-i meşru servetler kazanmıştır.
Ortada korkunç bir iddia vardır:
Devletimiz ve ordumuz PKK terörünü bitirebilirdi ama bitirmemiştir. Birtakım kara ve derin güçler bitirtmemiştir.
Bu iddia ve konu ciddî bir şekilde incelenip hükme bağlanmadıkça bu kriz sona ermeyecektir.
PKK’nın gölgesinde yapılan beyaz (uyuşturucu), silah ve cephane, akaryakıt, koyun ve diğer kaçakçılıklar yoluyla zengin olmuş binlerce kişi, haram servetleriyle aramızda krallar gibi yaşamaktadır.
Bu devlet bu adamlara “Bu serveti nasıl elde ettin, nereden buldun?” sorusunu sormadıkça ve âdil mahkemeler önünde onları yargılayıp cezalandırmadıkça bu kriz bitmeyecektir.
PKK terörü ile ilgili olarak çok büyük bir vatan hainliği dosyası vardır önümüzde.
Bu dosyayı gizleyerek bu devleti, bu halkı, bu vatanı korumak mümkün olmaz.
Şu cümlelere bakınız:
Hain saldırı...
Gereken her şey yapılacaktır...
Hainler cezasız kalmayacaktır...
Şehitlerimizin intikamı alınacaktır.
Evet otuz seneden beri PKK terörünün gölgesinde, tozu dumanı içinde ORGANİZE bir UYUŞTURUCU KAÇAKÇILIĞI YAPILMIŞTIR. Bu kaçakçılığın suçluları üzerine niçin gidilmiyor?
Uyuşturucu ticaretinden, kaçakçılığından, trafiğinden elde ettikleri haram ve kara paralarla Karun gibi zengin olanlar hiçbir şekilde rahatsız edilmiyor.
Devletin resmî istihbarat teşkilatı sanki bu adamların listesine sahip değil midir?
Son büyük zelzelede 40 bin can kaybettik (Doğru olan rakam budur). Bir yığın müteahhit çürük binalar yapmışlardı. Hamamın namusunu kurtarmak için bütün suç Veli Göçer’in üzerine yıkıldı...
Saldırıya uğrayan Aktütün karakolunu, elde devletin verdiği para varken sağlam bir şekilde yeniden inşa etmeyenler mahkemeye verilmeyecek midir?
“Şehitlerimize ağlıyoruz”... Ne kadar ucuz ve boş bir laftır bu. Ağlamadan önce karakolu doğru dürüst, saldırılara göğüs gerecek şekilde yeniden inşa etseydiniz ya...
Böyle bir rezalet, böyle bir facia, böyle büyük ihmaller, böyle hainlikler gerçek bir demokratik sistemle idare edilen medenî bir ülkede olsaydı kıyamet kopardı.
Bir takım sorumlular makamlarından hemen istifa ederdi.
Suçlular aranır bulunur ve mahkemeye verilirdi.
Muhakeme (yargılama) kısa (bir iki hafta) sürer ve suçlular cezaevine konulurdu.
Şehidlerin kanları yerde kalmayacakmış...
Bundan önceki saldırıda şehid olanların kanları yerde kaldı mı, kalmadı mı?
Bu kafayla, bu zihniyetle bu terör bitmez, PKK bitirilemez.
İşler her geçen gün daha kötüye gider.
Yuvarlak lafları, ucuz ve kolay edebiyatı bir kenara bırakalım ve geçerli çareler ve çözümler arayalım.
Türkiye’nin uluslararası saydamlık ve temizlik notu 10 üzerine 5’in altında kaldığı müddetçe; yani kirlilik, pislik, kokuşma, yolsuzluk içinde yüzdüğümüz müddetçe bu terör bitmez ve bitirilmez.
Ya Rabbi!...Koskoca bir devlet, 70 milyonluk bir halk, aziz bir vatan birkaç bin kaçakçının, kara para babasının, haram yiyicinin, kokuşmuş politikacı ve bürokratın kurbanı oluyor....
(Not: Faziletli, ahlâklı, dürüst, inançlı, İslâmiyet’e gerçekten bağlı, temiz, vatansever Kürt kardeşlerimi ve vatandaşlarımı hürmetle selamlar, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Bendeniz sâlih bir Kürdü, fâsık birTürk’e tercih eden zihniyete sahip bir kimseyim. Lakin Kürtler içinde birtakım dinsiz, fâsık, fâcir, şerir, hain, eşkiya kimseler de vardır. Onlar muhakkak ki, terör olaylarını sevinçle karşılıyor, vatan evlatlarının şehid olmasından dolayı keyif duyuyor. Haber veriyorum: Menfi Kürtçülük en fazla Kürt halkına zarar verecektir. Vaktiyle, misyonerlerin ve emperyalist düvel-i muazzamanın şeytanî propagandalarına kapılan bir kısım Ermeniler büyük bir yanlışlık yaptılar ve sonunda silinip gittiler. Beyinsiz şaki Kürtler yüzünden salih ve temiz Kürtler de çok acılar çekecektir. En sonunda bütün Türkiyeliler, temiziyle kirlisiyle, iyisiyle kötüsüyle enkaz altında kalacağız. Kur’ân-ı Azimüşşan bize haber veriyor: “Öyle bir felaket ve musibetten korkunuz ki, içinizde sadece kötülere gelmez, toptan gelir.”