Ayaklanma Ve İsyanda Üç Fıkhi Görüş 1
“İlim ve İktidar” kitabımızın birinci bölümünün sonunda yazdıklarımızdan kısa bir bölümü buraya iktibas etmek istiyorum. Aslında konu “İslam’da Devlet ve Siyaset” kitabımızda öok daha geniş işlenmiştir. Konuya ilgi duyanların az bilinen bu meseleleri için oraya bakmalarını salık veririm.
“(Halifede seçimden sonra) Din, ahlak ve adaletinde meydana gelen noksanlık iki gurupta incelenmiştir.
a) Halife, açıkça küfre düşerse, azlinin gerekli oluşunda alimlerin ittifakı vardır. Burada küfürden maksat, hiçbir tevil götürmeyecek şekilde kişiyi İslam’dan çıkaran ve kafir yapan inanç ve davranışlardır.
b) Halifenin küfür derecesine varmayan günah, fısk ve kusurları azli gerektirir mi sorusuna iki farklı cevap verilmiştir:
1- "Hayır, gerektirmez" diyenler: Görüşleri, yukarıda genişçe anlatılmıştır.
2- “Evet, gerektirir” diyenler: Özellikle çağımız alimleri, emr-i bilma’ruf nehyi anil münkerden sonra fıskında ısrar ederse, müslümanlar halifeyi mümkün olan her vasıta ile azil ve hal’ için çalışırlar, demektedirler.
Görüldüğü gibi kafir, zalim ve fasık olan halifenin azledilmesi gereğinde bir ihtilaf yoktur. Sorun bunun nasıl yapılacağındadır. Nitekim bazı alimlerin konu hakkındaki görüşlerini maddelememiz bunu açıkça ortaya koyacaktır:
Taftazani “Akaid Şerhi”nde şöyle der: “Şafi’den rivayet edildiğine göre fısk ve fücur sahibi imam ve bütün hakim ve amirler azledilmiş sayılır.”
Abdulkadir el-Cürcani, “Usulü’d Din”de şöyle der: “Bu durumdan döndüğü zaman ümmet ona bir ölçü teşkil eder: Onu hatadan sevaba çevirmek, yahut onun yerine başkasını getirmek ve onunla birlikte aynı şeyi yapan hakim, vali ve memurların da değiştirilmesi lazımdır. Eğer onu yolundan vazgeçirip döndürürlerse ne ala, aksi halde kendisini değiştirirler.”
Şehristanî: “Şehadet ve hakimlik hakkında istidlal edilen hükümler, imamet için şart olan vasıflar hakkında da geçerlidir. Şayet bundan sonra, cehalet, zulüm, dalalet ve küfrü görünürse imametten ayrılılr veya biz onu hal’ederiz.”
Gazali: “Zalim sultanın vazifesinden ayrılması gerekir. O, ya ma’zuldür (azledilmiş sayılır) ya da azli gerekir. O, hakikatte sultan değildir.”
Fahreddin er-Razi: “Zalimlere Allah’ın emri konusunda güvenilmez. Bu mevzuda onlara tabi olunmaz. Onlar dinen imam olamazlar. Ayetlerin delaletiyle fasıkın velayeti (memuriyeti) batıldır.”
İbn Hazm: “İmama itaat, bizi Allah’ın kitabı ve resulünün sünnetiyle idare ettiği sürece vaciptir. Bunun ikisinden, bir miktar ayrılsa bile, vazifesine devamına engel olunur. Hakkında ceza tatbik edilir. Şayet hal’den başka çare olmayacağına inanılırsa, halledilir ve yerine başkası getirilir.”
Bu konuda Ömer Nasuhi Bilmen, Hayrettin Karaman, Haydar Hatiboğlu, İbrahim Canan gibi çağdaş alimlerimizin yazdıkları yukarda adını verdiğimiz kitabımızdan okunabilir.
Bunları niye yazıyoruz?
Siz düşünedurun, biz gelecek yazıya bırakalım.