Münafık medyanın timsah gözyaşları

Münafık medyanın timsah gözyaşları

Terörün beslendiği ana kaynak yine terörün bizatihi kendisidir.
Bombalar patlamalı...
Kollar bacaklar havada uçmalı...
Çocuklar yetim, kadınlar dul kalmalı...
Bunun akabinde;
Ortalık toz duman olmalı...
Korku ve panik her tarafı sarmalı...
Vatandaş tedirgin olmalı...
Bütün bunları yapan kim?
Aslında terör örgütü gibi görünse de kendini bilmez münafık medya değil mi?
Gazetelerinde çarşaf çarşaf haberler, adeta gözlere sokulan manşetler...
Televizyonlarında tekrar tekrar görüntüler, tahrik edici açıklamalar...
Dertleri aslında terörün çirkin yüzünü ortaya koymak veya onları lanetlemek değil!
Bütün söylemleri sadece boğazdan yukarı!
Aksine içten içe malzeme buldukları için göbek atmakta, timsah gözyaşları dökmektedirler...
Artık yıpratmak, pardon ihale ve rant almak istedikleri bütün şahıs, kurum ve kuruluşlar için ellerinde yeterli malzeme ve görüntü mevcut olduğundan, bu durum onları uzun bir süre götürür...
Terör örgütü herhalde yaptığı eylemlerden çok, gönüllü satılık medyanın ortaya koyduğu bu kalleş haberlere sevinmiştir.
Yakında Bekaa Vadisi’nde Doğu Perinçek’in kendilerine uzattığı karanfili onlar Hakurk Kampı’nda kartel medyasının münafık sahiplerine teşekkür babında verirse hiç şaşırmayın!
Belki de verilmiş, bizim haberimiz yok!
Akredite değiliz ya malum, her şeyden haberimiz olmuyor!
Akredite olmak önemli!
İçeri girerken övüyorsun!
Dışarı çıkarken sövüyorsun!
Biz bunları yapamadığımız için akredite değiliz!
Çünkü biz;
Bağımsız, bağlantısız, güdümsüz ve arkasında bir bakkal dükkanı dahi olmayan, gücünü Hak’tan ve halktan alan ve sadece Allah’ın rızasını gözeten bir medyayız...
Sayın Başbakan’ın münafık medyayı boykot çağrısı boşuna değil!
Ne dersiniz?
Doğru değil mi?
Hadi hep birlikte boykota!!!
GÜNÜN SÖZÜ
“Ben kışta geldim, ne yapayım, acele ettim kışta geldim. Sizler cennet âsâ bir baharda geleceksiniz, o bahar hediyelerinden bir demet gül alın, mezarımın başına gelin, ‘Selamunaleyküm’ deyin..
Seksen küsur senelik hayatımda dünya zevki namına bir şey bimiyorum; ömrüm harp meydanlarında, esaret zindanlarında, memleket muhakemelerinde geçti, görmediğim eza, cefa çekmediğim eziyyet kalmadı ama, her şeye rağmen milletimin imanını selamette görürsem, cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.”
BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi