Yoksullara bayram yaptırmayan zihniyet
CHP zihniyetinin hiç sevmediği ve bir türlü kabullenemediği bir kesim vardır ki, bu kesim; “fakir, muhtaç ve yoksul” kesimdir. Onlara göre bu insanlar, kapı altlarında, merdiven diplerinde, çöplüklerde yaşamalıdır ve hatta “Niye yaşamaktadırlar ki?”
Türkiye’nin kaymağını yiyen yaklaşık 200 aile ve onların beslemelerinin kimsesizliğe ve fakirliğe ittiği, görmek istemedikleri, yollarına çıkınca, “Atın bunları buradan” diyerek öteledikleri fakir, fukara ve muhtaçlarımıza, hayır kurumları bakar ve yardım eder.
Müslümanların kitabı Kur’an-ı Kerim, ayetlerle, muhtaç insanlara yardım etmeyi öğütler. Bu kitaba inanan insanlar da haliyle inançlarının gereği, nerede bir yoksul ve kimsesiz varsa elini uzatır, elinin uzanamadığı yerlere de yardım kuruluşları vasıtasıyla yardım eder.
Ramazan ayı içerisinde patlak veren Almanya Deniz Feneri davasını bahane eden Türkiye’deki malum kesim, Almanya üzerinden Türkiye’deki onbinlerce yardıma muhtaç insanın karnının doymasına ve huzur içerisinde bayram yapmasına engel oldu.
Bayramdan sonra hayır kurumlarından yetkililerle görüşerek şunu sordum: “Geçen yıl ulaşabildiğiniz fakir, muhtaç ve yoksul aile sayısı ile bu yıl ulaşabildiğiniz aile sayısı arasında bir fark oldu mu?” Şu cevabı verdiler:
“Geçen yıl ulaştığımız aile sayısı bu yıla göre iki kat daha fazlaydı. Ramazan ayında CHP zihniyetli insanların gündeme getirdiği “yardımları engelleme” mücadelesini o kesim kazandı, yoksul, fakir ve muhtaç insanlar kaybetti. Geçen yıl yaptığımız yardımların bu yıl ancak üçte birini yapabildik.” Ve ilave ettiler:
“Galiba bu kargaşa bazı hayırseverlerimizin de işine gelmiş olacak ki, yardımlarını esirgediler. Olayları bahane ederek, güvensizliklerini ima ettiler. Halbuki Türkiye’de bilinen ve tanınan hiçbir hayır kurumunda zerre kadar şüpheye mahal verecek bir şey olmadığını bilmelerine rağmen böyle davrandılar.”
Evet, gerçekten ilginç. Ben de pek çok hayırseveri tanırım. Tanıdıklarım da pekala bilirler ki, Deniz Feneri, İHH ve Kimse Yok mu” gibi hayır kurumlarının kasasında ve kesesinde zerre kadar ihmal yoktur. Ama demek ki, işlerine böyle geliyor. Eee “Hayır da nasiple, şer de nasiple” derler.
Deniz Feneri’nin Anadolu yakasında bir aşevi vardır. Ramazan ayı içerisinde 700’ü aşkın muhtaç aileye sahur yemeği dağıttılar. Ramazan öncesi ise yine aynı civarda aileye günde iki öğün sıcak yemek dağıtıyorlardı.
Bayramdan sonra onlara da sordum, “Yemek dağıtım işleri nasıl gidiyor” dedim. Şu cevabı verdiler. “Maalesef yardımlar azaldı, biz de ailelere yemek dağıtımını istediğimiz gibi yapamadık. 700 ailenin bir kısmına artık yemek getiremeyeceğimizi söylüyoruz. Herbirinin gözlerindeki umutsuzluğu bir görmelisiniz, ‘Bize kim sahip çıkacak’ diye arkamızdan ağlıyorlar.
Bu manzarayı görmek isteyen siyasetçi, medyacı, hayırsever ve kimler istiyorsa, yalnız “iyi niyetli ve namuslu davranmak şartıyla” görebilir. Dernek yetkilileri götürüp gösterebilecekler. Aynı manzaradan mutlu olmak için Aydın Doğan grubu ve CHP’lilerden görmek isteyenler olursa onlara da gösterecekler. (Onlardan dürüstlük şartı aranmıyor.)
CHP ve Aydın Doğan grubunun acıdan zevk aldığı herkesin malumudur. Ülkemizin başına gelen her felakette gazeteleriyle, televizyonlarıyla hiçbir zaman bildiklerinden şaşmamışlar, ülke yasa boğulduğu zamanlar bile, keyiflerinden taviz vermemişlerdir.
Bütün ülke dertleriyle uğraşırken, o tarihlerdeki gazete ve televizyon programlarına bakarlarsa kendi fotoğraflarının nasıl olduğunu görebilirler. Daha dün, 17 şehit verdiğimiz günlerde bile gazetelerinin ve televizyonlarının haline bakılacak gibi değildi.
Tekrar diğer mevzuya dönecek olursam, Deniz Feneri aşevi ile ilgili verdiğim bilgi sadece Deniz Feneri için geçerli değil, belediyelerin aşevleri bile etkilenmiş aynı rüzgardan. Etkileyen etkiliyor da etkilenenleri anlamakta insan zorlanıyor. Hiç olmazsa etkileyenlerin kimliğine ve kişiliğine bir bakar insan.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.