Genç, çocukluk ülkesinden erişkinler dünyasına geçtiğinde en büyük sorunu ebeveyni ile yaşadı. Kanatlarını kaldırıp uçmak ve kendi imkânları ile hayatta kalmak istedi. Fakat ebeveynin kararı kesindi “hayır” dediler ve gencin kendi ayakları üzerinde durmasına müsaade etmediler.

 

Genç sınıf arkadaşı Salimle çok iyi anlaşırdı, hafta sonları onunla vakit geçirmek ve kendi tabiriyle kafa dağıtmak isterdi. Fakat ebeveyni şiddetle karşı çıktı: Hayır arkadaşlarını biz seçeceğiz, bizim istediğimiz kişilerle arkadaş olmalısın dediler.

 

Genç ilkokuldan beri edebiyata ilgi duymaktaydı. Rahmetli büyük babası oğlum büyüyünce ne olmak istersin dediğinde o hiç tereddüt etmeden “edebiyat öğretmeni olacağım” derdi. Fakat ebeveyni ile her konuda olduğu gibi bu konuda da yolları ayrıldı. Onlar “edebiyatçı olup da ne yapacaksın, en iyisi mühendis ol hiç olmazsa işsiz kalmazsın” dediler.

Genç yaşamının en verimli çağındaydı, bir gün hat sanatına ilgi duydu ve hattatlık kursuna yazılmak istediğini söyledi. Fakat ebeveyni bunun ancak üniversiteyi kazandıktan sonra mümkün olabileceğini söylediler ve onu bu fikrinden vazgeçirdiler.

 

Gençle ebeveyni arasında yaşanan bu çatışma epey devam etti ve sonunda kazanan taraf ebeveynler oldu. Genç durgun bir deniz gibi sessizliğe çekildi ve onların verdiği talimatları hiç tepki vermeden yerine getirdi. Fakat bu kez yeni sorunlar ortaya çıktı. Anne baba gencin güvensizliğinden, suskunluğundan ve sosyalize olamadığından şikâyet etmeye başladılar ve onu bir uzmana götürdüler. Uzman ebeveynin şikâyetlerini dinledikten sonra şöyle bir hikâye ile karşılık verdi.

 

Yalnız yaşayan yaşlı bir kadının penceresine, yaralı bir şahin konar. Kadın kuşa acır ve önüne bir kâse çorba koyar. Fakat kuş etle beslenmektedir, gagasını daldırır ve çorba tasını geri iter. Kadın eyvah der sanırım gagan fazla uzamış o yüzden içemedin çorbayı, hemen bir makas alır ve kuşun gagasını keser. Sonra kuşun kanatlarına bakar ve kanatlarının kimisi uzun kimisi kısa kalmış bu senin hareket etmene engel oluyor der ve kuşun kanatlarını da keser. Şahin kaçmaya çalışırken tırnakları kadının elini yırtar bu kez hemen atılır ve senin tırnakların da uzamış der ve kuşun tırnaklarını da keser. 

 

Her şeyini kaybeden kuş kadına hüzünle bakar. Kadın ise olup bitenleri anlamadan kuşa döner ve “kimseye iyilik yapmayacaksın hadi o zaman nereye gitmek istiyorsan git” der. 

Ebeveynlerimiz, çocuklar yuvadan uçmaya çalışırken onların kanatlarını kestiklerinin farkına varamıyorlar. Çocuk topluma uyum sağlayamayınca da suçlu ilan edecekleri birine ihtiyaç duyuyorlar. Ve ne yazık ki o suçlunun kendileri olduğunu bir türlü fark edemiyorlar.