Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Mahremiyet sınırlarının ihlali

Mahremiyet sınırlarının ihlali

Eskiden mahremiyet kavramına büyük önem verilirdi. Gizli kalması gereken şeyler titizlikle korunur ve arka bahçedeki yerini alırdı. Mahremiyet sınırlarını koruyan kişiler, bu olumlu davranışları sebebiyle övülür ve takdirle karşılanırdı. Mahremiyet bize özel olan duygu, düşünce ve davranışların korunmasını ve muhafaza edilmesini ifade ederdi. Bu değerler bizim gizli bahçemizdi ve buraya kimsenin girmesine izin veremezdik. Kendimizle ve aile yakınlarımızla ilişkilerimizin saygı çerçevesinde devam edebilmesi için bu şarttı. 
 
İslam kültürünün hâkim olduğu bir ailede çocuk mahremiyetin keskin çizgilerini aile içi ilişkiler vasıtasıyla öğrenir ve içselleştirirdi. Günümüzde görsel ve yazılı medya ne yazık ki birey ve toplumların mahremiyet algısını yerle bir etti. Ekranlarda sergilenen gayri ahlaki görüntüleri içselleştiren insanlarımız, mahremiyetin kapılarını sonuna kadar araladılar. Artık özel olan hiçbir şey kalmadı. Her şey gözler önünde yaşanıyor ve bu durum toplumu ahlaki çürümenin içine doğru sürüklüyor. 
 
Peki, şimdi ne olacak?  “Eskiden her şey daha anlamlıydı, evlilikler saygı çerçevesine devam eder, çocuklar aile içi ilişkilerde ve toplumsal alanda nasıl davranacaklarını bilirlerdi” diyen ebeveynler kendilerine dönüp şu soruyu sormaları gerekmez mi? O günden bugüne neler değişti? Hayatımızı anlamlı kılan o değerleri nasıl ve ne şekilde tükettik? Eskiden olup da şimdi olmayan şey nedir? Sorular elbette kapılarımız, ihtiyacımız olan şeye bu kapılardan içeri girerek ulaşacağız. Fakat nedense ihtiyaçlarımıza doğru yol alırken hep yanlış kapıdan giriyor ve her seferinde ellerimiz boş geri dönüyoruz. Oysa önce maruz kaldığımız hastalığın teşhisini yapmak zorundayız.  Düşünün: Bir kadın kocasının özel sırlarını afişe ediyor ve onu müşkül duruma düşürüyor. Bir genç, bir kızın gayri ahlaki görüntülerini sosyal medya üzerinden sergileyerek şantaj yapıyor. Bir komşu diğerinin iffetine leke getirmek için çaba gösteriyor. Bir genç ağza alınmayacak küfürler savuruyor Yazılı ve görsel medya, kişilerarası ilişkileri dengede tutan, hayâ, edep ve mahremiyet sınırlarını tahrip ederek insanlara çarpık bir bakış açısı empoze ediyor.
 
Günümüzde çocuklar rol modellerini dizi oyuncularından seçiyorlar. Fertler arası ilişkileri oluşturan sosyal ağın yerini alan medya, ahlaki değerleri sümen altına itiyor.. Artık gençler aşklarını medya üzerinden ilan ediyor, yaslarını medya ortamında tutuyor, öfkelerini medya üzerinden ortaya koyuyorlar. Geçtiğimiz günlerde yaşanan bir olay bunun en bariz örneğidir. Bir evlilik programına katılan genç kız babasının vefat haberini kameralar önünde alıyor. İlk şokunu kameralar önünde atlatıyor. Duygularını burada ifade ediyor. Medya o kadar etkin hale getirildi ki, kişiye özel hiçbir şey kalmadı. Birey ve toplumların arka bahçeleri darmaduman edildi, mahremiyet sınırlarını koruma çabasında olan kişiler ise utangaç, güvensiz ve çekingen olmakla damgalandılar. Küresel kültür mahremiyet alanında büyük bir depreme sebebiyet vererek kişisel olanla toplumsal olan arasındaki ayrımı ortadan kaldırdı. O yüzden insanlar ne evlilik yaşamlarında ne de kişilerarası ilişkilerde tutarlı ve istikrarlı bir yol bulamıyorlar. Ne acı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi