Cemal Nar

Cemal Nar

Bu Ne İştir Allah Aşkına?

Bu Ne İştir Allah Aşkına?

Daha neler duyacağız. Her gün skandal çapında yeni bir haber ortaya atılıyor. Her gün hayretimiz ve şaşkınlığımız daha da artıyor. Bu iletişim çağında buna isyan etmemek mümkün mü?

Aktütün saldırısı bir gün önceden başlamış. Perşembe gecesi sabaha kadar çatışmalar olmuş. Yaralı erin ifadeleri açık.

Bazı gazeteler olayı önce küçük bir haber olarak geçmiş, “saldırı var ama bir yaralı ile püskürtülmüştür” diye. Kim var bunun arkasında, belli değil. Bundan amaç ne?

Arkasından Cumartesi sabahı acı haber bomba gibi düştü yüreğimize…

Ve arkasından daha acıtıcı haberler. Meğer saldırı bütün istihbarat birimleri tarafından devlete ve Genel Kurmay’a çok önceden bilgi olarak verilmiş. Kimse gereken kadar ciddiye almamış…

Şehitlerin başında bir subay bile yok… Olacak şey mi bu?

Ve şimdi de önümde bir yazı var yine derinden yaralayan…

Meğer istihbarat birimleri içinden bazı vatan evlatları daha önce yaşadıkları vurdumduymazlıkları bildikleri için bu istihbaratı medyadan güvendikleri insanlara da vermişler…

“Bir şeyler olacak, bekliyorduk” gibi yazılar var şimdi medyada.

Bu “bir şeyler olacak” İlhan Selçukvari tehdit de değil, masum bildiriler, “siz de uyarın” demeler üstü örtülü. Ama bilgi kendilerine gelenler de uyanmamışlar. Oturup beklemişler elleri yüreklerinde, kaygılı.

Ve şimdi uyuyamıyorlar.

İşte size bir örnek:

“Sınırda bir şeyler olacağını biliyorduk da, ne olacağını merak ediyorduk.

Ve... Bir kaç gün evvel tüm Türkiye ile birlikte biz de acı haberi aldık.

Haberi aldığımız anda elimizde kan varmış gibi hissettik. Bu işin olacağı, söylenebileceği kadarı ile bize söylenmişti. Sanki korkunç bir sorumluluk vardı üzerimizde. Üç gündür yazsak mı yazmasak mı dört döndük. Elimizden ne gelirdi ki? Devletin içinde, bir şeyler olacağını bal gibi bilen unsurların elinden hiçbir şey gelmemişti.

Korkunç soru bizim de kafamızı çok kurcaladı: "Nasıl olur? Bize kadar gelen haber nasıl olur yetkili ve etkili birimlere iletilmez? Nasıl olur? Nasıl olur? Nasıl olur?"

İtiraf edelim bu güne kadar yazmaya da cesaret edemedik.

Ta ki, korkunç ötesi gerçeği bugünkü gazetelerin manşetlerinde görene dek: Devletin üç farklı istihbarat birimi, bizim duyduğumuz gibi "bir şeyler olacak" şeklinde de değil, adı sanı ile, basılacak karakolun da ismini vererek gerekli makamları uyarmışlar.

Kanaatimizce, verdikleri istihbaratın yeterli ciddiyetle ele alınmadığını düşündüklerinden olacak, açıkça olmasa da, "bir şeyler olacak" bilgisini, en azından tarihe not düşmek için basında güvendikleri isimlere de fısıldadılar. Kimse bu kadar açık bir şekilde yazmaya cesaret edemese de, bu bilgiyi basın içinden alan tek kaynak olmadığımızdan da eminiz.

Bizlere sızan, "buralara dikkat edin! Çok pis işler dönüyor!" fısıltılarının aslında vatansever vicdan sahibi devlet görevlilerinin çaresiz çığlıkları olduğunu şimdi çok daha iyi anlıyoruz. Keşke daha açık anlatabilselerdi demek yersiz, gereken her şeyi detayları ile üstlerine aktarmışlar.

Biz… yetkisiz bir vatandaş olarak elimizdeki bölük pörçük bilgi kırıntılarını bile yorumlayamadığımız için ellerimizi kanlı hissedip uyuyamazken, o istihbaratı alıp da 17 fidanın hayatına kıyan o "yetkililer" ne yapıyorlar çok merak ediyoruz.

İş manşetlere kadar taştı ise, mızrağın çuvala sığmadığı, hamasetin omuzdaki apoletleri kurtarmaya yetmeyeceği bir zamandayız demektir.

Sadece apoletliler değil, hükümetten de net açıklama bekliyoruz: Siz ne yaptınız? İstihbarat size de gelmedi mi?”

Sızan bilgideki not da önemli: "buralara dikkat edin! Çok pis işler dönüyor!"

“Pis işler” ne demek?

Bu insan zihnine bir sürü çok kötü şeyler çağrıştırıyor…

Mesela ne mi?

Gelecek yazıya bırakalım mı?


http://www.tumgazeteler.com/?a=4193284

Önceki ve Sonraki Yazılar
Cemal Nar Arşivi