Yeni bir dönemin eşiğindeyiz
Türkiye'ye karşı kimlerin birleştiğini, ortak politika geliştirdiğini ibretle seyrediyoruz. Avrupa'dan Suriye'ye kadar. Bu durum bize yabancı gelmiyor. Çünkü ilk kez yaşanmıyor.
Birinci Dünya Savaşı'nın bitimine doğru, Türk tarafı son bir hamleyle Kafkas İslâm Ordusu'nu kurar. Azerbaycan'ın kurtarılması için ileri harekat düzenlenir. Müttefikimiz Almanya'dır. Gürcistan sınırı civarında Türk ve Alman askerleri karşı karşıya gelir, çatışma çıkar. Birlikte olduğumuz Almanya, daha ileri gitmemizi istememektedir.
Buradan günümüze geliyor ve pek bir şeyin değişmediğini görüyoruz. Tek millet olan neydi? Bizden razı olmaları için ne yapmamız gerekiyordu?
Değerli zamanlardan geçiyoruz. Yüksek tecrübe sahibi oluyoruz. Karşımızdaki ittifakı gördükçe, kim olduğumuzu daha iyi hatırlıyoruz. Yerimiz kendiliğinden ortaya çıkıyor. Yurdumuz hayati önem kazanıyor.
Bulanık gibi görünen böyle günlerde çatlak sesler çok çıkar. Karınca kanatlanınca serçe oldum sanırmış. Sonrası bilinen hikâyedir. Yolculuk bir serçenin kursağında sona erer.
Birbirlerine hasım görünenler bile, konu ülkemiz olunca, nasıl da hısım haline geliyorlar. Bu hıncı ve hırsı elbette tanıyoruz. Bu kara kinle sayısız kez karşılaştık. Defalarca bertaraf ettik, inşallah yine edeceğiz.
İyi bir insan olamamanın acısı vardır. Bu acıyı başkalarından, özellikle iyi kimselerden çıkarmak isterler. İnsanın yerinde millet olsun. Türk milletinin yaşadığı bu topraklar, iyilik yurdudur. Yurdumuza saldıranların, yürüyüşümüzü durdurmak isteyenlerin evveliyatına, sabıka kaydına dikkat edelim. Daima kötülükten yola çıktıklarını göreceğiz.
***
Dün akşam bir sohbette idim. Hocaefendi 'yerli ve yabancı gâvurlar'dan bahsetti. Gâvur kelimesinin bir diğer anlamı da merhametsiz olandır. Yeni yayınlanan karargâh görüntülerine bu kelime eşliğinde bakalım. Darbe girişiminde bulunan hainlerin davalarını bu gözle takip edelim. Bizi insan yapan utanma duygusudur. Bir fenalıktan sonra duyduğumuz pişmanlıktır. Pişman değiller. Utanma duygularını kesin bir biçimde kaybetmişler.
Amerika'nın ihanet şebekesinin bir numarasını son kullanma tarihi bitene kadar iade etmeyeceğini söylüyorduk. Yunanistan'ın kendilerine sığınan vatansızları geri vermeyeceğini yazıyorduk. Almanya'nın yeni merkezleri haline geleceğini belirtiyorduk. Gürcistan üzerinden Almanya'ya kaçmaları da ayrıca anlamlı.
Bütün bunların konumuzla ne ilgisi olabilir? Bölücü terör örgütlerinden paralel ihanet şebekesine kadar hepsini aynı siperde görüyoruz. O siperde başka kimler var? Bazı komşularımız ve sözde müttefiklerimiz. Birtakım medya. Nefret ve hasetten yola çıkan kimi siyasiler. Türkiye'nin kaybetmesinden kazanç uman kirli sermaye.
Hocamız duasını şöyle bitirmişti: “Allah'ım, ülkemizi yıkmaya, milletimizi zayıflatmaya çalışan yerli ve yabancı gâvurlara fırsat verme.” Amin.
***
Oyun kurucuların hesap edemediği bir hakikat var: Feraset ve basiret sahibi milletimiz. Ne zaman ortaya çıkacağını iyi bilen aziz milletimiz. Tehlikeyi sezer ve duruşunu, tavrına ona göre belirler. Kimsenin bir şey söylemesine, yön göstermesine gerek yoktur.
1940'lı yıllarda Başbakan Şükrü Saraçoğlu, “Türkiye'nin İslâmiyet'ten kurtulması için daha otuz seneye ihtiyacımız var” mealinde konuşuyordu. Demokrat Parti'nin iktidara gelişini buradan okumak lazım. Millet bu imkânı onlara vermemiştir. Menderes'le beraber zaman kazanılmıştır.
Kenan Evren'in geçici bir süre kabul görmesi de benzer durumdur. Milletimiz gidişatı sezmiş ve kötünün iyisine razı olmuştur.
28 Şubat sürecinden sonraki siyasî tercihler, bir tavrın sonucudur. Ülkenin yağmalanmasına, millî iradenin ipotek altına alınmasına, dindarların tehlike olarak görülmesine karşı esaslı bir tepki.
Kritik zamanlarda, zorlu dönemeçlerde hep aynı manzara yaşanmıştır.İkna edici örneklerimizden biri de son iki seçim arasındaki farktır.
15 Temmuz gecesi için daha ileri gidebiliriz. Milletimizin irfanı, yaklaşan tehlikeyi bürokrat ve siyasilerden önce görmüştür. Nice devletli geceyi geçirecek güvenli adres ararken, milletin hayırlı ve sadık evlatları tankların önüne çıkmıştır. 'Adresimiz Türkiye' denilmiştir.
Anlattığımız şudur: Kıdemli milletimiz, sessiz sedasız bir şekilde tarihî vazifesini yerine getirmektedir. İnsanımızın irfanı bütün oyunları sıfırla çarpacak derinliktedir.
***
Şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Karşılaştığımız her ittifak, şahitlik ettiğimiz her çirkinlik, millî uyanışın hızlanmasına vesile oluyor. Korkunun ve yılgınlığın uzağındayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.