24 milyonluk ‘Haçlı Ordusu’ sınırımızı nasıl geçti?
ha önce dediğim gibi; TOKİ bir an önce gurbetçi konutlarına başlasın... Bari Avrupa’da dışlanacak gurbetçiler ülkelerine geri dönünce açıkta kalmasınlar.
Santralde 11, evde 41 kuruş
Geçen yıl Nisan ayında elektrik fiyatı (EPİAŞ- GÖP) 11,48 kWh/kuruştu. Mayıs ayında da 11,76 kWh/kuruş olmuş. Geçen yıl 1. dönemde elektriğin konutlara satışı 38,9 kWh/kuruşmuş. 2. dönem ise konutlara satış fiyatı 41,3 kWh/kuruşa yükselmiş.
Burada şunu anlatıyoruz: Bugüne kadar hep çiftçinin elindeki ürüne saldırdık. Tarlada 1,0 lira, markette 4,0 lira diye yaygara kopardık.
Bakınız ekonomide bir çok işte MAKAS açılıyor. Bu çok tehlikeli bir durum. Özellikle piyasa hakimiyetinin dar çerçevede olduğu alanlara bakınız.
Mesela Bankalarda “mevduat faizi” ila “kredi faizi” makası açıldı. Aynı şekilde elektrikte de “santral fiyatı” ile “teslim fiyatı” makası açıldı.
Lütfen sorunu toplumun en zayıf kesimi olan çiftçilerde aramayalım. Sorunu biraz da bankalarda arayalım, sorunu biraz da enerji piyasasında arayalım....
Biliyorsunuz ki “enerji piyasasında üretimin büyük kısmı “özel sektörde”
Tüketimin (dağıtımın) da büyük kısmı “özel sektörde”
O zaman nasıl oluyor da, elektrik sektöründe santralden tüketime bu kadar yüksek makas açılıyor? Elektrikte aracılıktan kim pastayı götürüyor?
Ülker’in başına gelenler
Ülker Grubu ile yıllardır kanım pek uyuşmuyor. Benim tarzım galiba biraz farklı. Hatta kendilerinden Karar Gazetesine haber bültenleri bile çıkmıyor. Bir kez davetleri oldu, ona da katılamadım. Ama haricimde sayısız davetlerini gördüm.
Bu grubun hızlı büyüme potansiyeli olan Türkiye yerine gelişmişliğini tamamlamış olan yurtdışı yatırımlarını da çok anlamış değilim.
Ama artık bir noktada durmak gerekiyor.
Bu ülkede ekonomiye değer katanların değerini ne zaman anlayacağız? Kimse hatasız olamaz düsturunu kendimize uygularken, başkalarına da aynı hassasiyeti neden göstermeyeceğiz.
Linç kültürünün bu kadar yaygın alan bulduğu bir dönemde, acaba şirketlerimizi ve iş dünyasını nasıl koruyacağız? Varsa somut bir delil, bir kara para alanı, elbet devlet bunu sorar ve açığa çıkarır. Bunu devlet yapmayıp, meydanı linç alanına bırakırsak bu ülkede hangi iş adamı ayakta duracak? Kim yatırım yapacak? Kim istihdam sağlayacak?
Binlerce işçinin geleceğinin bir reklam filmine bağlandığı ülkede nasıl istikrar olabilir? Gerisini varın siz düşünün. Yazık, gerçekten yazık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.