Çocuğunuza kendini ifade etme imkânı tanıyın
Bir anne otuz yaşındaki oğluyla ilgili duygularını şöyle ifade ediyor: “İki çocuk annesi bir bayanım. Bir anne olarak otoritemi çocuklarıma her zaman hissettirmişimdir. Kızım evlendikten sonra benden uzaklaşmaya başladı. Ama oğlum otuz yaşında ve hâlâ bana danışmadan adımını dahi atmaz. Fakat insanlarla ilişkilerinde sorun yaşıyor. Kendini ifade edemiyor, hakkını savunamıyor, dışarıda bir sorun yaşadığında kendini odasına kapatıyor ve dış dünya ile temasını koparıyor…” (Neriman K)
Her çocuğun duygu ve düşüncelerini ifade etme hakkı vardır, olmalıdır... Fakat ne yazık ki, bizim toplumumuzda çocukların konuşma ve kendilerini ifade etme talepleri ölçüsüzlük ve saygısızlık olarak görülür. Anne babalar çocuğun düşüncelerine değer vermez, onun söz söyleme hakkının olmadığına inanırlar. Çocuk düşüncelerini ifade edebilmek için hareket ettiğinde ise eleştiri yağmuruna tutulur ve geri çevrilir. Anne babanın bu tavırlarından etkilenen çocuk “değersizim, başarısızım” duygusuna kapılır ve kendine olan güvenini kaybeder. Oysa çocuk fıtri olarak, öfke, üzüntü, korku ve neşe gibi duygulara sahiptir ve bu duyguları ifade etme ihtiyacı içindedir. Anne baba bu konuda ona fırsat tanımalı ve duygularını aktarmasına izin vermelidirler.
Çocuğun duygularını ifade edebilmesi için öncelikle ebeveyninin onunla empatik iletişim kurması gerekir. Çocuğu saygı ile dinlemeli, duygularını anlamaya çalışmalı ve geribildirimle ona dönüşüm yapmalıdırlar. Çocuk aile fertleri ya da arkadaşları ile ilişkilerinde bir konuda kırılmış olabilir ve ya da arkadaşına karşı öfke besliyor olabilir. Burada çocuğa arkadaşıyla ilgili duygularını aktarması için fırsat verilmelidir.
Çocuğun konuşma kendini ifade etme hakkının gasp edilmesi, yukarıdaki hanımefendinin de belirttiği gibi onun güven duvarlarının yıkılmasına sebebiyet verebilir. Zira aile içi ilişkilerde sesi kısılan çocuk erişkinler ülkesine katıldığında da düşüncelerini ifade etme ve haklarını koruma noktasında yetersiz kalıyor. Hemen her konuda ebeveyninin desteğine ihtiyaç duyan kişi, sürüklendiği hücreden bir türlü kurtulamıyor. Uçma potansiyeli olduğu halde kanatlarını açıp hamle yapamıyor. Ve çocuk ne iş yaşamında ne evlilik hayatında ne de toplumla ilişkilerinde başarılı olabiliyor. Kırılan kanatlarını yere eğiyor ve cansız bir nesne gibi yaşamaya devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.