Şundaki cürete bak!..
“İktidarda, Ak Parti varmış,
Cumhurbaşkanı’nı bile bu parti belirlemiş,
YÖK Başkanı özgürlükçüymüş,
Üniversitenin bütün hayat damarları, hükümete-maliyeye bağlıymış…
Kime ne!..”
•
Necip Fazıl üstadımız der ki;
“İnan da oduna inan!..”
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı, başörtülü arkadaşlarına destek vermek için kapısını çalan öğrencilerle tartışırken, “Odun” gibi “dimdik” bir tavır sergilemiş!..
Şu diyaloğa bir göz atar mısınız, lütfen:
-BİR ERKEK ÖĞRENCİ:
“Biz buraya tartışmak için gelmedik, arkadaşlarımıza destek olmak için geldik. Polemiğe girmek istemiyoruz.”
-BAŞÖRTÜSÜZ KIZ ÖĞRENCİ:
"Hocam, biz istediğimiz gibi geliyoruz üniversiteye. Ama arkadaşlar dersten atılıyor, psikolojisi bozuluyor. Bu mudur eşitlik?"
-DEKAN ALİ BAYKAL:
“Ben bunun (başörtülü okumanın) özgürlük olduğuna inanmıyorum, özgürlük olduğunu kabul etmiyorum!.. Bu davranışı Türkiye'yi esaretten ve cehaletten kurtaran bir siyasi akıma karşı çıkmak olarak görüyorum!..”
-DEKAN BAYKAL:
“Türban giymek için mandacılığı, zorbalığa tercih ederim' diyen bir zihniyetin (!) benim gönlümde de aklımda da yeri yok!..”
-ÖĞRENCİLER:
“Hocam! İran herkesin başını kapatmak istiyor. Sizinki de buna benziyor bir nevi.”
-DEKAN BAYKAL:
“İran'da sadece üniversitelerde değil, her yerde başı açık gezmek yasak. Bize bir görev veriliyor, biz bunu uyguluyoruz!..”
-BAŞÖRTÜSÜZ ÖĞRENCİ:
“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararları Türkiye'de uygulanmasaydı bu üniversite ne yasakçı olurdu, ne de militarist olurdu. Herkes AİHM'nin kendisine yarayan kararlarını örnek alıyor. Hepsini uygulayalım, herkese özgürlük verelim. Başörtüsü yasağı bir yasa değil, yönetmelik. Ama bunu yasa diye dayatmaya çalışıyorlar.”
-BAZI ÖĞRENCİLER:
(Anayasa Mahkemesi kararını hatırlatan Baykal'a): “Anayasa'da 'herkesin eğitim hakkı vardır' deniliyor. Bu dikkate alınmıyor.”
-BAYAN ÖĞRENCİ:
“Bu uygulamalar devam ettiği müddetçe biz de burada arkadaşlarımıza destek olmaya devam edeceğiz.”
-DEKAN BAYKAL:
“Yani zorbalıkla?”
-ERKEK ÖĞRENCİ:
“Sayın Hocam! Siz Türkiye'nin çok önde gelen bir üniversitesinde profesörsünüz, lütfen bu sözlerle imajınızı sarsmayın”
-DEKAN BAYKAL:
“Ben imaj meraklısı değilim, bu ülkeye özgürlük kazandıran insana hakarettir bu!..”
•
Evet…
Böyle bir muhabbet!..
Dekan’ın bütün görüşlerine baştan aşağı karşı olduğumu ifade etmeme gerek yok sanırım!..
Saçma sapan değerlendirmeler…
Ergenekon zihniyeti!..
Ve alabildiğine istismar!..
•
Lâkin…
Bir de...
“Bu ne cesaret, bu ne cür’et” denmeyi…
Ve “Kompleksli muhafazakarlara” atıfla…
“Adamlar adam abi!” diye iç geçirmeyi hakkeden bir tarafı yok mu, bu tavrın!..
Şu hale bak;
Bir dekan resmen bütün millete kafa tutuyor!..
Ve de…
O milletin görevlendirdiği Cumhurbaşkanı’na, hükümete, Meclis’in kahir ekseriyetine ve en ilginci de göbekten bağlı olduğu YÖK’e!
Unutmamışsınızdır;
Önder Sav’ı ziyareti sırasında Başta Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bazı Bakanlar Kurulu üyelerine ağır hakaretlerle saldırdığını gözler önüne serdiğimiz bir Vali vardı!..
O Vali’ye ne oldu dersiniz?..
Bu saygısızlığının “bedelini” ödedi mi?..
İçişleri Bakanlığı üzerine düşeni yapıp…
“Bir Vali’nin emrinde bulunduğu Devlet yöneticilerine hakaretler yağdıramayacağını” gösterdi mi?..
•
Öyle dememiş miydik yazıya başlarken:
“İktidarda, Ak Parti varmış…
Cumhurbaşkanı’nı bile bu parti belirlemiş…
YÖK Başkanı özgürlükçüymüş!..
Üniversitenin bütün hayat damarları, hükümete-maliyeye bağlıymış…
Kime ne!..”