Dengeyi iyi kurmanız gerekir
Amerika’da çocukların eğitimi ile ilgili süreç şöyle devam etmiştir:
1910’da çocukları döverek eğitin
1920’de çocukları mahrum ederek eğitin
1930’da çocukların yaramazlıklarını görmezlikten gelin
1940’da çocukları inandırarak eğitin
1950’de çocukları sevin
1960’da çocukları severek dövün
1970’de çocuklar istediklerini yapsınlar müdahale etmeyin.
Bugün Batı toplumun geldiği nokta, eğitim alanında gösterilen çarpık anlayışın bir sonucudur. İnsanın fıtratıyla uyumlu olmayan bu anlayış ne yazık ki günümüzde bizim annelerimizin de sık sık başvurdukları bir kaynak haline geldi. Batı kaynaklı eğitim kitaplarında, çocuğa sorumluluk bilinci verilmiyor aksine “kendin olmalısın” söylemi ile hareket edilerek sınırsız bir özgürlük anlayışı pompalanıyor. Bu kaynaklardan beslenen Müslüman anneler “biz kendimiz şunları yaşayamadık, bari çocuklarımız yaşasın” deyip, onlara verebilecekleri disiplini tamamen ortadan kaldırıyorlar.
Anne çocuğun özgürlüğünü kısıtlarım anlayışı ile hareket edip, ona iradesini kullanma berecisi kazandırmıyor, doğru davranış modelini sunmaktan kaçınıyor. Anne çocuğun hiçbir hareketini engellemiyor… Ona sen özgürsün, istediğini yapabilirsin düşüncesi empoze ediyor. Fakat bir süre sonra çocukla başa çıkmak mümkün olmuyor. Çocuğu, inancıyla, kültürel dokusuyla ve kökleriyle tanıştırmaktan uzak kalan anne onu yeniden kazanmak istediğinde ise vaktin çok geç olduğunu anlıyor. Çocuk anneyi dinlememeye hatta acımasızca eleştirmeye başlıyor. Çocuk yaşamını güzelleştirecek olan sınırları hiç tanımıyor tanımak da istemiyor.
Batı kaynaklı eğitim kitaplarında bizim kültürel dokumuzla uyuşmayacak ciddi sorunların olduğunu görmekteyiz. Kendi kültürünü, kendi dinamiklerini tanımadan, “onlar her şeyin en iyisini bilirler” anlayışı bu çalışmalara rağbet eden anne babalar, çocuklarıyla iletişim kurmakta güçlük çekebiliyorlar. Bizim dokularımızla uyuşmayan bu model aileyi ve ailenin çocuğuyla kuracağı ilişkiyi doğrudan etkiliyor. Çünkü onlar ebeveynin çocuk üzerindeki etkisini tamamen ortadan kaldırarak başıboş, sorumsuz sınırları belli olmayan bir yaşam tazı öngörüyorlar. Yukarıda da görüldüğü üzere zaten Amerikalı bilim çevrelerinin çocuk eğitimiyle ilgili görüşleri sürekli değişim gösteriyor fakat bir sonuca ulaşamıyor. Son dönemlerde savunulan sınırsız özgürlük talepleri de bir gün geçerliliğini kaybedecektir. Bundan emin olabilirsiniz.
SİZ NE YAPARDINIZ?
Çocuğunuz, koltuğa tırmanarak yukarı çıkmak istiyor, bu durumda siz ona yardım mı edersiniz, yoksa çocuğu bırakır ve onun kendi çabası ile çıkmasını mı beklerdiniz? Böyle durumlarda anne ya da baba olarak hemen ortaya atılır ve çocuğun becerilerini geliştirmesine imkân tanımazsınız. Oysa çocuk kendi çabası ile başarıya ulaşabilmeli ve bundan doyum elde edebilmelidir. Siz ancak, çocuk için bir tehlike gördüğünüzde harekete geçebilir ve ona yardımcı olabilirsiniz.
Sevgili anne babalar, eğer çocuğunuzun kendi ayakları üzerinde durabilen güçlü ve yetenekli bir fert olmasını istiyorsanız, onun kendi kendine iş yapmasına, işi öğrenmesine ve bu noktada güçlenmesine yardımcı olun. Eğer koltuğa çıkarken zorlandığında ona yardım ederseniz, onunla birlikte iş yapmanın huzurunu ona yaşatmış olursunuz. Ancak bu dengeyi iyi kurmanız gerekir. Eğer onun kendi imkânlarıyla başarabileceği işlerde yardımcı olursanız, çocuğun kendi başına iş yapabilme yeterliliğini köreltmiş olursunuz. Onu yaptığı hiçbir işte desteklemez, yardımınızı tamamen keserseniz de, bu kez çocukta korkuların gelişmesine neden olabilirsiniz. Bu nedenle çocuğunuzla ilişkilerinizde dengeyi iyi kurmanız gerekiyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.