AKP’li dostlarımız istedikleri kadar kendileri ile birlikte olmadığımız için gönül koysunlar. Milli Görüş ile Muhafazakâr Demokrat görüş arasındaki fark o kadar büyük ki!

 

Ve de kolay kolay kapanacak gibi gözükmüyor. Bırakın öteki konuları sırf ABD’nin Suriye’ye düzenlediği operasyon konusunda bile Milli Görüş ile Muhafazakâr Demokrat görüş arasında “dağlar kadar” fark var. Milli Görüş bu operasyonu değerlendirirken, “Amerika kurtarıcı olarak görülemez” diyor. Muhafazakâr Demokratlar ise bu operasyonu, “İnsanlık vicdanına tercüman olma” olarak takdim ediyor. Milli Görüş ABD’nin bölge ülkelerinin iç işlerine karışmasını şiddetle eleştiriyor. Muhafazakâr Demokrat görüş ise, “Kınanacak ne var ki?” diye soruyor.

 

Milli Görüş, “Zalimlerden medet beklerseniz Cenab-ı Hak zalimleri size musallat eder” diyerek uyarı görevini yerine getiriyor. ABD’nin Esad zulmü altında inleyen Suriyelileri kurtarma gibi bir hesabı olmadığına sadece kendi çıkarları böyle icap ettirdiği için operasyon düzenlendiğine inanıyor. Muhafazakâr Demokrat görüş ise ABD’nin zulüm altındaki Suriye halkına yardım için operasyon düzenlediğini savunuyor. Ve bu operasyonu “olumlu” buluyor. “Olumlu” buluyor ama “yeterli” bulmuyor “arkası gelmeli” diyor.

Muhafazakâr Demokrat görüşün bu talepleri karşısında Milli Görüş tarihi bir görev daha yapıyor ve “Sıra Türkiye’ye geliyor artık uyanın” ikazında bulunuyor.

 

Evet, Milli Görüş ile Muhafazakâr Demokrat görüş arasındaki fark giderek açılıyor. Muhafazakâr Demokrat görüş sahiplerinin Milli Görüş’e karşı ileri sürdüğü, “Bizim sizden bir farkımız yok ki” tezi yaşanan olaylar ile iflas ediyor.

Kabul edilmeli ki Muhafazakâr Demokrat görüş ABD ve Batı âlemine hayran ve imrenerek bakıyor.  

 

Kendi medeniyetlerini “yenik” onların medeniyetlerini ise “üstün” olarak kabul ediyor, onları bir kurtarıcı gibi görüyor.

 

Milli Görüş ise bu kabullenişlere şiddetle karşı çıkarak ABD ile işbirliği yapılamayacağını ilan ediyor. Çünkü Milli Görüş ABD ile işbirliği yapıp da kârlı çıkmış tek ülke olmadığını biliyor. Kârlı çıkmış tek ülke bile yokken hâlâ, “ABD ile işbirliğine giderek başarılı olacağız” diye diretmenin anlamsızlığını bir kez daha ortaya koyuyor.