Abdulkadir Özkan

Abdulkadir Özkan

ABD ve Rusya çatışmazlar, birlikte hareket ediyorlar

ABD ve Rusya çatışmazlar, birlikte hareket ediyorlar

ABD’nin Suriye’de askeri üssü vurmasının ardından medyada sanki ABD ve Rusya bir çatışmanın eşiğine gelmiş havası estiriliyor. Şahsen en azından şimdilik böyle bir durumun olacağını düşünmüyorum. Neden böyle düşündüğümü kısaca izah etmek isterim.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Varşova Paktı da kendisini feshetti. Ortada NATO ve ABD tek kaldı. Bir bakıma ABD, dünya üzerinde köpeksiz köyde değneksiz gezmeye başladı. Her yerde ya doğrudan ABD askerleri operasyonlar yapıyor ya da birtakım örgütler eliyle vekalet savaşları yapılıyordu. İster doğrudan, ister maşaları eliyle olsun tüm çatışmaların içinde ABD’nin olduğu görülüyordu. Bu görüntü artık özürlük, insan hakları, dünyanın diktatörlerden kurtarılarak demokrasinin hakim olmasının sağlanması gibi iddialarla ülkelerin işgali ve parçalanması gizlenemez hale gelmişti. Dünyanın iki kutupluluktan tek kutuplu hale geçmesi ile ABD’nin çirkin yüzü tüm çıplaklığı ile ortaya çıkmış oldu. Bu ise dünya üzerinde ABD’nin hızlı bir şekilde tepki almasına, sevimsizleşmesine sebep oldu. Halbuki iki kutuplu dünyada ortada iki güç vardı ve bunlardan birinin tehdidine hedef olan ülke diğerinin kanatları atına sığınıyordu. Tek kutupluluk böyle bir durumu ortadan kaldırdı. ABD artık tek başına dünya jandarmasıydı. Birtakım ülke yöneticileri de ABD’nin bu tavrını birtakım bahanelerle örtmeye çalışsalar da halklarda tepki giderek artıyordu. Netice itibarıyla, ABD ile Rusya yeni bir birliktelik sergiliyorlar. Bir bakıma paylarına düşen alanlarda yerlerini sağlamlaştırmak için yardımlaşıyorlar. Bu yardımlaşma hedef ülkelerde ya birlikte hareket ederek ya da birinin işgaline ve saldırılarına diğerinin sadece birtakım açıklamalarla karşı çıkması şeklinde oluyor. Ama çatışma söz konusu olmuyor. Böyle olmasaydı, Rusya’nın Kırım’ı ilhakı karşısında seyirci kalınır mıydı? ABD ve müttefiklerinin Afganistan ve Irak’ı işgaline Rusya seyirci olur muydu? Hatta Suriye’de iç çatışmaların başladığı andan itibaren ABD ve Rusya bu ülkeyi birlikte paylaşır, YPG/PYD terör örgütü konusunda ortak bir tavır ortaya koyarlar mıydı? Belli ki ABD ve Rusya, Suriye’de kontrollerinde bulunacak yerlerde yeni üsler kurma hususunda birbirlerine karışmayacaklar. Bu konuda zaman zaman ABD ve Rusya çatışma noktasına geliyormuş görüntüsü oluşsa da bu sadece Müslüman ülkelerin paylaşımını perdelemeye yönelik bir tutumdan öte geçmiyor. Arap baharı olarak nitelendirilen gelişmeler çerçevesinde söz gelimi Libya’nın parçalanmasında ABD ve Rusya ciddi olarak karşı karşıya geldiler mi? Mısır’da seçimle işbaşına gelen Mursi’nin ABD destekli bir darbe ile işbaşından uzaklaştırılması ve hapse atılmasına Rusya’dan bir tepki geldi mi? Bu noktada Libya ile ilgili gazetelere yansıyan bir habere dikkat çekmek isterim:   
“ABD ve Rusya petrol zengini ülkede (Libya) söz sahibi olmak için rekabet ediyor” ve “ABD Başkanı Trump’ın yardımcılarından SebastianGorka’nın özel bir görüşmede, bir peçete üzerine çizdiği haritada Libya’yı üç bölgeye bölmeyi önerdiği ortaya çıktı.”
Peki buna Rusya’nın bir itirazı var mı? Irak zaten çoktan ikiye bölündü; bununla da yetinilmedi, daha da ufalanmaya çalışılıyor. Suriye’nin parçalanması hususunda da ABD ve Rusya’nın anlaşmış olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Böyle olunca ABD’nin Suriye’de bir üssü önceden Rusya’ya haber vererek bombalamasının iki ülkenin çatışma noktasına geleceği anlamına gelmez. Kaldı ki, Rusya’nın uzun yıllardan beri Suriye’de var olan üssünü  genişletme çabaları sürerken ABD’nin de Suriye’de yeni üsler kurmakta olduğu, hatta bunlardan birinin kısa sürede devreye gireceği gelen haberler arasında. Hatta haberlerde ABD’nin Suriye’de oluşturduğu yeni üslerin İncirlik’in alternatifi olacağı ileri sürülüyor. Böyle olunca Türkiye için ne ABD ne de Rusya tercih sebebi olmaz/olamaz. Türkiye çıkarları doğrultusunda gerçekçi politikalar uygulamak durumundadır. Özellikle de Irak ve Suriye’de parçalanmaların neyi gösterdiğini doğru okumak gerekiyor. Bu noktada Türkiye’nin Müslüman oluşunun da unutulmaması gerekiyor. Çünkü İslam ve Müslüman düşmanlığı sadece AB ülkeleri ile sınırlı değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdulkadir Özkan Arşivi