Bela geliyorum demiyor mu?
ABD Başkanı Trump Kuzey Kore tarafından uygulanan nükleer programa çok bozulmuş ve “Kuzey Kore belasını arıyor” demiş.
Doğru, Kuzey Kore “belasını” arıyor!
Peki, bu “bela” kim ola ki?
ABD Başkanı Trump’ın açıklamasından anladığımıza göre bu “bela” Amerika’dan başkası değil.
Trump’un Çin’den bir beklentisi olduğu görülüyor. Ama Çin devreye girmezse Trump bu işi “tek başına” yapma kararlılığı içinde gözüküyor!
Kuzey Kore’nin “belasını aradığı” ne kadar doğruysa aranan belanın “Amerika” olduğu da o kadar doğrudur.
ABD Başkanı bu açıklaması ile aslında “bir taşla iki kuş” vuranlar gibi olmuş!
Hem kimin “belasını aradığını” söylemiş hem de “aranan belanın” kim olduğunu ima etmiş.
Amerika sadece Kuzey Kore’nin “belası” mı? Değil elbette!
Amerika aslında “tüm dünyanın” belası! Çünkü dünyanın neresinde bir karışıklık, bir kavga gürültü varsa altından hep Amerika’nın parmağı çıkıyor.
Durduk yerde Büyük Orta Doğu Projesi’ni devreye sokarak hem Kuzey Afrika’yı hem de Ortadoğu’yu karıştıran Amerika değil mi? Önce Kuzey Afrika’yı “özgürlük ve demokrasi getiriyoruz” diye kana boğdular. Şimdi Ortadoğu’yu karıştırıp duruyorlar. Bir yandan gözlerini Kuzey Kore’ye dikmiş durumdalar.
Uçak gemilerinin rotası Kuzey Kore’ye doğru çevrildi. Elbette Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim’in tutulacak ve arka çıkılacak yanı yok. Aynen Suriye Devlet Başkanı Esad gibi bir zalim ve megaloman!
Ama Amerika da onlardan “geri kalır” gibi değil. Onlar lokal problem ise Amerika global problem! Amerika lokal problemleri bahane ederek tüm dünyayı kana boğuyor ve insanların anasını ağlatıyor.
Ve dünyanın “baş belası” halini alıyor.
Duyduk duymadık demeyin “bela” açıkça “geliyorum” diyor!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.