Uyur idik uyardılar
Diyorlar ki “ülkenin yarısı tarafından istenmiyorsunuz.” Peki. Ülkenin yüzde kaçı Ecevit, Demirel, Ahmet Necdet Sezer gibi isimleri istiyordu? Bu kimseler milletimizi ve memleketimizi derinden ilgilendiren radikal kararlar almadılar mı? Sorumuzu bugüne getirelim: Sizi tercih edenlerin oranı nedir?
Darbecileri alkışlayanlardan seçim sonuçlarına saygı göstermelerini elbette bekleyemeyiz. Halkın iradesi onlar için ne ifade ediyor? Kendilerine yönelmediği sürece, hiç.
Kısa Türkiye Tarihi: Gizli oy - açık tasnif sistemini ülkemizde uygulayan zihniyet, o tarihten sonra kaybettiği her seçimi şaibeli kabul ediyor.
Bir de bu: Muhalefet etmek ile yıkıcı faaliyetlerde bulunmak ayrı dünyalara mahsustur. Önce bu konuda anlaşmalıyız. Hak, haksızlık ederek aranmaz. Bunun halk katında itibarı da olmaz.
Öyle ya. Millî Mücadele'nin Samsun, Erzurum, Amasya ve Sivas'tan başladığına inanıyorsunuz da değişimin buralardan başlayabileceğine niye inanmıyorsunuz?
Cumhuriyet idaresine giden yol bu topraklardan geçmişti. Kastamonu, Kayseri ve Konya ise lojistik merkezdi. Bu yedi vilayetten evet oyunun çıkması manidar değil midir? Yazacak çok şey var. Malzeme arayanlara fırsat vermemek için bu kadarıyla yetinelim.
***
Hep söylüyoruz: Tek başına yatırım yetmez, yetmiyor. Evet tercihinin birinci gelmesini sağlayan illere bir bakalım. Yatırımın en az yapıldığı beldeler olduğunu göreceğiz. Anadolu'nun hakikaten fakir ve dertli bölgeleri.
Bir örnek: Büyükorhan, Bursa ilinin sanayi ve yatırım uğramamış belki de tek ilçesidir. Gittik, ihmali yerinde gördük. Bursa genelinde en yüksek evet oyu oradan çıktı. Sinop'un Durağan ilçesi de böyledir. Aksaray, Bayburt, Çankırı, Gümüşhane, Kastamonu gibi yerleri zaten biliyoruz. Bir arkadaşım, kendi arabasıyla, ekim ayında bizim köye çıkamadı. Yollar hâlâ toprak.
Buna karşılık devasa projelere evsahipliği yapan birçok yerden hayır oyu çıktı. İnşallah bundan sonra daha adaletli olunur. Belediye hizmetleri dâhil, her alanda.
Referandum sonucunu farklı biçimlerde okuyabiliriz. Mesela: Küskünlerin ve mağdurların ciddi bir potansiyele ulaştığı görülüyor. Nasıldı o Söğüt türküsü? 'Durdurun gidenleri.' Kaybedecek bir ferdimiz bile yoktur. Kazanılması gereken milyonlarca kardeşimiz vardır. Evvela gönüllere dokunmak gerekiyor. En küçük eleştiriyi dahi bambaşka yerlere çekmek ve sürekli niyet okumak, kimseye fayda sağlamaz. Muhbirliğe heves etmek de iyi değildir.
Hep beraber yaşadığımız üslup sorununu defalarca yazdık. Başkası ölçümüz olamaz. Şu şunu demiş, bu bunu yapmış vs. Bizim kaynağımız bellidir ve tekdir.
Bir ilçemizde on metre arayla kurulmuş evet ve hayır çadırları görmüştüm. Durdum biraz. İnsanları seyrettim. Her iki grubun elinde de Türk bayrağı vardı. Çalışmamız gereken yer işte burasıdır.
Yazımızın sonunda, 15 Temmuz gecesini tekrar hatırlatalım. Milletimizin sadık evlatları, başka türlü gelmek isteyenlere gereken cevabı vermişti. Yine verecektir. Bizim esas üslubumuz budur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.