Ey samimiyet neredesin?
YÜKSEK Seçim Kurulu’nun yasanın “geçersiz” ilan ettiği mühürsüz pusulaları “geçerli” olarak kabul etmesi üzerine medyada adeta fırtınalar kopuyor. Bize göre Yüksek Seçim Kurulu’nun bu kararını “yasaya karşı tavır” olarak ilan edenler de samimi değil, bu kararı “kurulun bir hatasına karşı vatandaşın kullandığı oya sahip çıkılması” olarak görenler de samimi değil. Herkes “işine geldiği” gibi konuşuyor. Kimsenin “hak ile hukuk” yana olmak gibi bir derdi yok.
Yani ilkeli bir davranış söz konusu değil.
Bir an için referandum sonuçlarında pozisyonların değiştiğini varsayalım. “Evet” diyenlerin değil de “hayır” diyenlerin “burun farkı” ile önde olduğunu düşünelim. Ve bu halde Yüksek Seçim Kurulu’nun yine “aynı kararı” verdiğini hayal edelim. O zaman bugün Yüksek Seçim Kurulu’nun aldığı kararı “göklere” çıkaran ekibin “alkışlamaktan” vazgeçip nasıl “yerden yere” vurduğuna tanık olunacağı aşikâr!
Aynı şekilde bugün “sokaklara dökülmeyi” teklif edenlerin de alınan karardaki “isabeti” anlata anlata bitiremeyeceklerinden kimsenin şüphesi olmasın. Yani “hak ve hukuk” kavramı kimse için önemli değil. Önemli olan alınan kararın “işe” yarayıp yaramadığı!
Bu da insanımızın “hak ve hukuk” kavramları karşısındaki zaafını ortaya koyuyor. İnsanlar hak ve adaletin gerçekleşmesi için çalışacaklarına, hak ve hukuka uygun kararlar yerine işlerine gelen kararlar alınması için koşuşturdukları sürece de bu çelişki ortadan kalkmayacaktır. Yasaların yasakladığı, “geçersiz” saydığı bir ortamda ne yapmak gerekir?
Elbette yasaların eksiksiz yerine getirilmesi için kolları sıvamak ve bu yolda çalışmak gerekir. Gelinen noktada izledikleri politikalar nedeniyle kimseyi suçlamak aklımızın kenarından geçmiyor! Biz onların izledikleri politikalardan çok yaşanan gelişmeler karşısındaki samimiyetlerini sorguluyoruz. Ve hiçbirini “samimi” bulmadığımız için de çarkın hep böyle dönüp duracağından korkuyoruz. Yapılacak şey ortaya çıkan fiili durumun işimize yarayıp yaramadığından çok hak ve hukuka uygun olup olmadığını araştırmak olmalıdır. Bu yüzden, “Ey samimiyet neredesin?” diye soruyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.