Çocuklara yanlı olmayı biz öğretiyoruz
Bireyin grup içinde göstermiş olduğu tavrı onun iradi gücü ve karar verme mekanizması hakkında ipuçları verir. Yani ferdin grup içinde sergilediği tutumuna bakarak, bilincini ne kadar ayakta tutabildiğini anlayabilirsiniz. Nitekim herhangi bir grubu dâhil olan kişi eğer iradi gücünü ayakta tutmayı başaramazsa, grubun içinde kaybolup gidecektir. Kişi aklını ve iradesini kullanmak yerine grubun ilkelerine tereddütsüz teslim olur.
Gruba dâhil olan fertleri bekleyen tehlikelerden biri de saplantı haline gelen tarafgirlik tehlikesidir. Fertler grup içinde ne kadar kabul edilebildiklerini ve burada kendilerine ne kadar değer verildiğini dikkate alarak taraftar olmaya başlarlar. Bu konuda yapılan bir araştırmada, grubun içinden seçilen bazı fertlere “size değer veriliyor, burada kalmanız uygun görülüyor” denilmiş. Diğer bir gruba ise “sizi istemiyorlar, burada kalmanız durumunda durumunuz daha kötüye gidebilir” denilmiş. Üçüncü grupta yer alanlara ise “grup sizi tercih etmedi, burada olmanızın onlar için bir anlamı yok” denilmiş. Bu araştırmanın sonucunda grupta kalan kesim sadece kendilerine “sizi tercih ediyorlar, size değer veriliyor” denilen grup olmuştur. Zira gruba dâhil olan üyeler için bu ortamın kendilerine ne kadar çıkar sağladığı ve neler kattığı önem arz etmektedir.
Günümüzde fertler saflarını seçerken, hangi tarafın doğru hareket ettiğine değil, hangi taraftan fayda elde edebileceklerine bakıyorlar. Bulundukları noktayı doğru yanlış üzerinden değil, pragramatik eksenden değerlendiriyorlar. O yüzden şartlar ne olursa olsun tavırlarını doğrudan yana alan kişi ya da kişiler kıyıdaki yerlerini korumaya devam ediyorlar. Bu durum fertlerin kişisel, sosyal ve siyasi bakış açılarını doğrudan etkiliyor.
Günümüz insanı kişiler arası ilişkilerindeki bağı oluştururken menfaatlerini dikkate alıyor. Bu durum ne yazık ki, insani değerlerin zayıflamasına ve ilişkilerimizin yapay bir zemine doğru kaymasına neden oluyor. Fertler menfaatlerini düşünerek safında yer aldıkları kişi ya da grubu hatadan beri görmeye başlıyorlar. Bir zaman sonra benim safımda yer alan hatasızdır düşüncesi ortaya çıkıyor ki, bu oldukça tehlikeli bir durumdur.
Kişi tarafgirlik taassubuna kapılmışsa, dâhil olduğu kişi ya da grubun hatasını göremiyor, benim safım, benim yakınım, benim dostum, benim arkadaşım, benim köyüm deyip, kötü olanı iyi göstermeye kalkıyor. Fertlerin zihinlerinde şekillenen bu çarpık bakış açısı ne yazık ki, çocukluk döneminde ailede şekilleniyor. Aile içi ilişkilerde hakkaniyet ölçülerini korumayan anneler, yakınları ile yaşadıkları sorunları analiz edip hatanın faalini bulmaya çalışmak yerine, kendilerini masum ilan eder ve çocuğun kendi saflarında yer almasını bekler. Çocuk annenin hatalı olduğunu bildiği halde taraf olmaya devam eder. Bu durum çocuğun ileriki yaşamında da belirleyici bir etkendir. Çocuk bir sorunla karşılaştığında, haklı haksız ayırt etmeksizin kendi safını diğerinden ayırmaya ve haklılık payesi vermeye çalışır. Kabul etmeliyiz ki, yaşanan bütün sorunların temelinde çocukluk döneminde şekillenen bu çarpık bakış açısı vardır. O yüzden anneler çocuklarını hayata hazırlarken adaleti merkeze almak zorundadırlar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.