İHH Hangi Mahkemede Hangi Kanunlara Gitti? 3
Bir önceki yazımızda özetle şunları söylemiştik: Cem Küçük İHH için söylediklerinde ayıp etmiştir. Fakat sonra hatasını anlamış ve özür dilemiştir. Madem özür dilemiştir, karşı tarafa da öfkesini yutup susması, özrü kabul edip af etmesi düşerdi.
Onlar ne yaptılar?
Hemen meydanlara çıkıp protesto ettiler. Hatta hakaret ettiler. Seslerini duyurdular. İş burada bitmeliydi. Fakat İHH ilgilileri bitirmediler. Çok çirkin bir yanlışa imza attılar. Yersiz, gereksiz ve hikmetsiz olarak, beğenmemeleri gereken “tağutun muhakemesine” başvurdular! Oysa bir Müslüman mecbur kalmadıkça, zaruret olmadıkça, Allah Teâlâ’nın hakimiyetine meydan okuma sayılan beşerî laik kanunların hakemliğine baş vuramaz. Bir ucu imana dokunan böyle bir haramı, günahı, vebali, zulmü İHH yöneticileri nasıl yapabildiler?
Şimdi İHH’nın düştüğü bu yanlışı dersler ve ibretler almak için biraz açalım.
Evet, Cem Küçük o sözlerden dolayı şöyle ya da böyle özür diledi.
İslam’da tasvip edilen davranış, özür beyan edenin özrünü kabul ederek hatasını af etmektir. Allah Teâlâ’nın ayetleri sabırlı olup öfkeyi yutmayı, Müslümanların arasını ıslah etmenin faziletini ve önemini anlatır. Kötülüğü devam ettirmeyerek iyilikle savmayı, anlaşmazlıkları barışla bitirmeyi, af ve bağışlamayı tavsiye eder. Kötülüğe karşı iyilik edenleri Allah Teâlâ’nın seveceğinin ve ödüllendireceğini anlatır.
Bu emirler ve tavsiyeler kimin için?
Bunu toplumun en faziletli insanları bildiğimiz onlardan beklemeyecek de kimlerden bekleyeceğiz?
Çok çok “buyurun şeriata” der, hakkınızı İslam mahkemesinde alırsınız yani.
Ama İHH ne yapıyor?
Şu habere bakar mısınız?
“Katıldığı bir televizyon programında kullandığı ifadelerde Mavi Marmara katılımcılarına hakarette bulunduğu belirtilen Cem Küçük hakkında, İnsani Yardım Vakfı (İHH) üyeleri ile Mavi Marmara'da şehit olanların yakınları, Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayı'na gelerek suç duyurusunda bulundu.”
Bu haberlerin gerisi de var, yazmayacağız. Ama sözcülerinden Sönmez Beyden gelen şu mahkeme tehdidini hiç beğenmedik:
“Cem Küçük, bu düşüncede olan insanlarla mahkemelerde tek tek karşılaşacak. Türkiye'de şuan da 50'den fazla ilde Mavi Marmara yolcuları ve gönül verenler adliyelerde suç duyurusunda bulunuyor."
Yetmedi, ayrıca, Cem Küçük hakkında ayrı ayrı tazminat davası da açacaklarını söylemiş.
Hata üstüne hata! Kamil bir Müslüman ahlakı değil bu. Bu, sıradan seküler, laik, batıcı bir insanın tepkisidir. Ben şahsen buna üzüldüm. Ne diyelim şimdi bu davranışa?
Ey toplumun en aklı başında sayılan, ya da öyle olması gereken İHH yetkilileri, Müslümanlar aralarında meydana gelmiş meselelerini böyle mi çözerler? Böyle mi çözmeliler? Artık İHH da bunu bilmezse, biz kime ne diyelim?
Tamam, basın açıklamanızı yapınız, protestonuzu ediniz, peki ama “tağutun muhakemesinde” ne işiniz var? Şu ayeti hiç mi okumadınız?
“(Ey Muhammed!) Sana indirilen Kur’an’a ve senden önce indirilene inandıklarını iddia edenleri görmüyor musun? Tâğût’u tanımamaları kendilerine emrolunduğu hâlde, onun önünde muhakeme olmak istiyorlar. Şeytan da onları derin bir sapıklığa düşürmek istiyor.”(Nisa, 60.)
Sana karşı bir haksızlık varsa ve de özrünü kabul etmeyeceksen, af etmeyeceksen, o zaman o haksız adama, hakkını almak için öncelikle “buyurun şeriata” dersin. Şeriatın muhakemesine davet edersin. Gitmezse, sen de çaresiz kalırsan, ancak o zaman “zaruretten dolayı” o tağutun muhakemesine gidersin. Koskoca İHH’nın yaptığına bak!
Siz şu ayeti hiç mi okumadınız ey Müslüman hukukçular?
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin. Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (idarecilere) de. Herhangi bir hususta anlaşmazlığa düştüğünüz takdirde, Allah’a ve ahiret gününe gerçekten inanıyorsanız, onu Allah ve Resûlüne arz edin. Bu, daha iyidir, sonuç bakımından da daha güzeldir.”(Nisa, 59.)
Şimdi bu yanlışı toplu olarak yapmaları da neyin nesidir? Kusura bakmayın, bilmiyorsanız öğrenin, bu da az çirkinlik değildir. Kan sidikle temizlenmez ki. Yani artık siz de mesele çözmek için nereye başvurmak gerektiğini bilmezseniz, biz cahillere ne diyelim?
Bu olayın başka bir yanı daha var. Söz uzadı, onu da gelecek yazıya bırakalım mı?