Aktütün bir nevi gerçek mermili tatbikat mıydı?
Kanaat getirdim ki bizim devlet, ne PKK'yı bitirmek istiyor, ne de Kürt sorununu çözmek.
Biz sıradan vatandaşlar, " yanlış politika " izlendiğini sanıyoruz. " Doğru politika nedir ", " Sorun nasıl çözülür " diye tartışıyoruz.
Halbuki "yanlış politika" izlendiği filan yok: Devlet bu durumdan rahatsız olmuyor.
Yani meselenin çeyrek asırdır devam etmesi, bir hatanın sonucu değil, bilerek sürdürülen bir devlet politikası.
Olaya bu açıdan bakınca, başka türlü verilere önem vermeye başlıyor insan.
Sekiz yılını dağda geçirmiş, " komutan " düzeyine gelmiş, daha sonra kaçıp teslim olmuş, hapis yatmış bir PKK'lı bakın neler anlatıyor:
- PKK bu verileri nasıl topluyor?
Bir karakolda kaç kişi kalır, izin günleri, tezkerecilerin durumu, yeni gelen askerlerin sayısı dahi bilinir. Örgüt bu bilgileri kendi elemanlarından, bazen koruculardan, bazen de 'derin istihbarat' dedikleri resmi görevlilerden alır.
- Dağdaki terörist 'derin istihbarat'ı nasıl elde ediyor?
Bu iş karışıktır. Uyuşturucu ticaretindeki rant ve kaçakçılıktaki gelir devreye giriyor. Bir de çift taraflı çalışan 'ajanlar' var.
- 350 militan görünmeden Aktütün'e nasıl gelebildi?
PKK böyle baskınları yapacak güçte değil. Eğer birileri müsaade etmiyorsa. Müsaade olmazsa ne Dağlıca, ne Aktütün baskınları gerçekleşirdi. Saldırıyı 350 kişilik PKK grubunun gerçekleştirdiği hikâyesi yalandır. PKK, 350 militanını bir noktaya yığmaz. En fazla 50-60 kadar kişi bu baskını yapmıştır.
- PKK bu eylemi niye yapmıştır?
Biz Türkiye'nin iç gündemine dair eylemler yapar; gündemi değiştirirdik. "PKK, Aktütün'ü basarak yerel seçimler için tabanını hareketlendirmek istiyor" yorumu çok yersiz. Bunun için şehirde kitle gösterileri yeterlidir. DTP'nin kapatılması PKK'nın işine gelir; ancak kapanmasını kolaylaştırmak için de böyle eylem yapmaz.
- Aktütün ve Diyarbakır (polis) saldırıları niye olur?
Sadece şunu söyleyebilirim; Türkiye 'derin devletini' temizlemezse PKK sorunu bitmez. Birileri ülkede kaos istiyor. Bunun için PKK'yı kullanıyor. ( Haşim Söylemez'in haberi, Aksiyon )
İşte bir örnek daha:
Dünkü Taraf gazetesi belgeleri ve uydu fotoğraflarını yayınladı: Aktütün'e yapılan saldırı baştan sona biliniyordu.
Baştan sonra derken buna bir ay süren hazırlıklar ve militan adları dahil!
Hatırlayın: Radikal gazetesi, saldırının ardından " Hani oralar BBG eviydi " diye sormuştu.
Öyle ya: Madem, eski GK Başkanı Büyükanıt'ın dediği gibi bölge ' Biri Bizi Gözetliyor' evi gibi izlenebiliyorsa, bu saldırı neyin nesi oluyordu?
Doğrusunu isterseniz, " ABD'den gelen istihbaratta bir sorun yok " dendiğinde kuşkulanmıştım.
İstihbarat geliyorsa, olay saptanmıştır; o halde niye tedbir alınmadı?
Ya istihbarat gelmiş ancak bizimkiler es geçmişti ya da istihbarat gelmiyordu, "politika icabı" böyle söyleniyordu.
Taraf'ın açıkladığı belge ve fotoğraflar ise şunu gösteriyor: Evet bölge gerçekten de "BBG evi" gibi.
İstihbarat akmış, saldırı hazırlıkları saptanmış, günbegün takip edilmiş.
Ama hiçbir şey yapılmamış!
Aktütün, " gerçek mermilerle yapılan bir tatbikat " gibi izlenmiş.
Not: Bütün bunlar inanılmaz geliyor; değil mi? " Yok artık " demekte haklısınız. Lütfen sözünü ettiğim yayınlara bir bakın. Sonra karar verin.