İyiliğin dinamiği
Bir yazarın, “insanların niçin kötülük yaptıklarını anlayabiliyorum fakat iyiliğin neden yapıldığını bir türlü anlayamıyorum” ifadesi beni hayli düşündürmüştü. Zira kötülüğün dinamiğinde, insanın hasedi, ihtirasları, rekabeti, sahip olma isteği, güç talebi, karşı tarafı alt etme niyetine dayanır. Yaşamlarını maddiyat üzerine inşa eden kişi ya da kişiler için, bu sebepler makul karşılanabilir. Müminler için ise kötülük hanesinde yer alan tutum ve davranışlar marazi hastalıklardır ve iyileştirilmesi gerekir. İyilik dünya kökenli değildir, ahiret yurduna ait bir değerdir. O yüzden iyiliğin dinamiklerini anlayabilmeniz için önce iman etmeniz ve ebedi âlemde karşınıza çıkacak büyük bir kazanç olduğuna tereddütsüz inanmanız gerekir.
İnsanın değeri, sahip olduğu ekonomik imkânları ile değil, iman ile ve başkaları adına yapılan iyilik ve ihsan ile belirlenir. İyilik ise bütün değerleri bünyesinde barındıran ve yeşerten bir eylemdir. O yüzden Resulullah iyiliğin emredilmesini, kötülüğün ise giderilmesini istemiş ve bu konuda Müslümanları sorumlu tutmuştur.
Günümüzde her şeyin maddiyatla ilişkilendirildiğini ve bu sorunun kişilerarası ilişkileri şekillendiren bir güce dönüştüğünü görmekteyiz. Bu yapay güç algısı, kişilerarası ilişkiler eşliğinde gelişen değerleri zayıflatmakla kalmıyor, fertlerin kendilerine yabancılaşmalarına da neden oluyor. İyiliğin zayıf kaldığı yerde kötülük galip geliyor. Ve böyle durumlarda özü itibariyle kötü olan şer, fitne, zarar ve günah gibi olumsuz hasletler ön plana çıkıyor.
Kötülük de iyilik de insanın iç dünyasında üretilen ulvi değerlerdir ve kişi hangi safta yer alacağına kendi karar verir. İnsana bahşedilen bu tercih meselesi, varoluşun zirve noktasıdır. Kişi özgür iradesiyle iyi olanı ya da kötü olanı tercih edebilir. Fakat Allah ondan iyi olana doğru olana dönmesini ve iyiliğin tesisi için çaba sarf etmesini istemektedir. Rabbimiz asıl kazancın, asıl maharetin iyilik ve ihsanda önde olabilmek olduğunu vurgular.
İyilik iki uçlu bir ok gibidir. Kişi karşısındaki kimseye bir şeyler verirken kendisi de bundan büyük bir kazanç elde eder. Kişi şefkat, adalet, merhamet, paylaşım gibi değerlere sahip olur ve yaşamını insani ölçüler çerçevesinde sürdürme başarısı gösterir.
Günümüzde ebeveynler, çocuklarının bencilliğinden, ihtiraslarından, paylaşımı sevmemelerinden, şiddete eğilim göstermelerinden ve kötülüğe eğilimlerinden şikâyet ediyorlar. Çocuklarda bu tür eğilimlerin ortaya çıkmasının en büyük nedeni onların fıtratlarında mevcut olan iyiliğin yeşertilmemiş olmasıdır. İyiliğin zayıf kaldığı noktada ister istemez bu tür sorunlar ortaya çıkacaktır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.