Düşmandan merhamet umacak değiliz
Düşmanın en tehlikelisi bizden olmadığı halde bizdenmiş gibi görünenidir. Böyle durumlarda siz karşınızdaki kişiyi kendinizden bilir ve ona hiç tereddüt etmeden itimat edersiniz. Oysa düşman sizi sizden daha iyi bilmekte ve can evinizden vurmak için fırsat beklemektedir. Bugün Ortadoğu’da yaşanan sorunların en büyük kaynağı budur. Biz dışarıdaki düşmana odaklanırken, bir de bakıyoruz ki, onlar içimizdeki işbirlikçileriyle beraber olup bizi ayağımızdan vurmaya hazırlanıyorlar. Nitekim Mısır’da 2013’te yaşanan askeri darbenin ardından küresel güç odaklarının eli ayağı olan Sisi’nin ihvan taraftarları üzerinde oluşturduğu baskının ardı hiç kesilmedi. Hemen her fırsatta özgürlük ve demokrasiden dem vuran küresel odaklar, yerli işbirlikçilerini kullanarak halkın özgür iradesiyle seçtiği bir cumhurbaşkanının indirip, ülkeyi kan gölüne çevirdiler. O günden bugüne devam eden göz altıların, işkence ve hukuksuz eylemlerin sonu hiç gelmiyor. Dış destekçileri tarafından yönlendirilen Sisi yönetiminin gerçekleştirdiği hak ihlalleri insan hakları kuruluşlarının raporlarına yansısa da bunun insanların mağduriyetine hiçbir katkısının olmadığını görmekteyiz.
İnsan Hakları İzleme Örgütü tarafından 2017 yılında yayınlanan raporda, Mısır’da yaşanan insan hakları ihlalleri dile getiriliyor fakat çözüm noktasında bir adım dahi atılmış değil. Söz konusu raporda, ihvan taraftarlarının hapishanelerde işkencelere maruz kaldıkları, ağır yaşam koşullarına bağlı olarak birçok kişinin kanser olduğu ve bu kişilerin tedavi olamadıklarına yer veriliyor. Sisi yönetimi ise yaşanan hak ihlallerinin gündeme gelmesinden oldukça rahatsız! Hatta işkence ve şiddet mağdurlarına destek veren bir rehabilitasyon merkezini kapatarak olayları ört bas etmeye çalıştılar. Mağdurlara destek veren 5 hukukçu ve 3 hukuk kuruluşunun mallarına el koydular. Yaşanan haksızlıkları gündeme getiren birçok kurum ve kuruluşların mallarına ve tasarruf yetkilerine yasak getirildi. Bu durumda hakları gasp edilen insanların seslerini duyurma imkânları kalmıyor.
İnsan hakları ve özgürlükleri gözlemevinin 2016 raporlarına göre mısır hapishanelerindeki mahkûmların 200’ü kan 200’ü lenf 150’si akciğer 100’ü pankreas 9’u prostat kanserine yakalandılar. Cezaevi şartlarında tedavi olma imkânı bulamayan bu kimselere dışarıda tedavi olmalarına izin verilmiyor.
Mısırda İhvan taraftarlarının maruz kaldığı hak ihlalleri ve cinayetler İngiltere’de bulunan Arap İnsan Hakları teşkilatı tarafında da rapor edildi. İşlenen cinayetler baskı ve işkenceler, cezaevlerinde yaşanan ağır yaşam koşulları ve sorgulama merkezinde hayatlarını kaybedenlerin durumu, kaçırılan ve yaşamlarını kaybedenlerin sorunu rapor edildi. Fakat bilindiği üzere Batının adaleti sadece kendi insani için işliyor. Kaldı ki zaten biz Ortadoğu’da yaşanan işgal ve katliamların müntesiplerinden merhamet umacak da değiliz. Fakat dağılan tespih taneleri gibi birbirimizden o kadar uzaklaştık ki, kendi yaramızı saracak güce bir türlü ulaşamıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.