Küçük şeyler
Son yıllarda bilim insanları mutluluk alanımıza katkı sağlayan oksitosin hormonuna dikkat çekiyor. Bu hormonun ağırlıklı olarak, güven ve bağlanma karşı tarafı anlama ve teselli etme durumlarında ortaya çıkan bir hormon olduğu vurgulanıyor ve özellikle annelik davranışını geliştiren bir özelliğe sahip olduğu söyleniyor. Oksitosin hormonunun eksikliğinde ise kişi kendini güvensiz hissediyor ve insanlardan uzaklaşmaya başlıyor.
Sarılmak oksitosin hormonun artmasını sağlıyor. Bu hormonun salgılanması durumunda ise, kişi kendini daha güvende hissediyor, karşılaştığı sorunlarla daha rahat başa çıkabiliyor, kaygı ve endişe gibi sorunlara karşı daha dirençli oluyor. Annenin kendisine sarıldığını hisseden çocuk kendini güvende hissediyor. Çocuk ileride arkadaşları ile ilişkilerinde daha hoşgörülü oluyor, güne daha olumlu duygularla başlıyor. Çocuk anneden güç alıyor ve insanlarla ilişkilerini bu çerçevede şekillendiriyor.
TEBESSÜM BİR SADAKADIR
Resulullah, kardeşinizle karşılaştığınızda tebessüm edin buyurmuş ve bunun sadaka mesabesinde olduğunu ifade etmiştir. Bugün bilim adamları İslam medeniyetinin özünde saklı olan bu değerleri daha yeni keşfedip önümüze sürmeye çalışıyor. Nitekim son günlerde gülümsemenin faydaları üzerinde duruluyor ve bunun kişilerarası ilişkilerde önemli bir etken olduğuna vurgu yapılıyor. Araştırma sonuçlarına göre gülümsemek yüzde 53 kasımızı aynı anda çalıştırıyor. Gülümsediğimizde stres hormonlarımızın salgılanması yavaşlıyor, depresyon riski azalıyor, beynimizde salgılanan endorfin yani mutluluk hormonları daha hızlı çalışmaya başlıyor.
Yaşadığımız çağa teknoloji çağı deniyor. İnsanın rolünü üstlenen araçlar yaşamımızı kolaylaştırsa da kişiler arası ilişkilerin zayıflamasına ve anlam boşluğuna neden olmuştur. Bu durum fertleri depresyon ve yalnızlaşma gibi sorunlara sürükledi.
İnsanlar birbirlerini cansız nesneler gibi algılamaya başladılar. Aynı ortamda yaşayan aynı havayı soluyan ve yan yana yürüyen insanlar birbirlerine yabancılaştılar. Bunun sonucunda, selamlaşma, tebessüm, yardımseverlik ve hemhal olmak gibi bazı değerler hayatın dışına itildi. Aynı iş ortamında çalışan fertler karşılaştıklarında birbirlerinden küçük bir tebessümü dahi esirger hale geldiler. İnsanlar sadece maddiyatta değil, sevgilerini vermekte de cimrileştiler. O yüzden, stres, kaygı, depresyon ve boşluk duygusu gibi sorunlar gittikçe büyüdü ve bu sorunlar hayatı yaşanılmaz hale getirdi. İnsanlar ise mutluluğun çağıldadığı kaynağı görmeyip, yüzlerini hep ötelere çevirdiler. Ne garip değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.