İsrail, İslam dünyasının Batı sevdasından güç alıyor
İsrail’in cinayetleri durmak bilmiyor. Öyle ki katiller artık düşmanlıklarını çocuklara yönelttiler. Bazıları, İsrail askerlerine çocuklara yönelik bu tavırlarını onların korkusu ile izah ediyorlar. İsrail askerleri öylesine çok korkuyorlar ki, karşılarına çıkan bir Müslüman’ın yaşı ne olursa olsun elleri ve ayakları titremeye başlıyor ve hemen silaha sarılıyorlar. Bunun için Filistinli yavruların ellerinde silah bulunması gerekmiyor. Ortalıkta görünmeleri, yolda yürümelerine İsrail askerleri tahammül edemiyor hemen silaha sarılmalarına ve cinayet işlemelerine yetiyor.
İsrail polisi ya da askerlerinin Kudüs’te Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu Şam kapısında dolaşırken 16 yaşındaki Fatıma Hacici’nin şehit edilmesinin bir izahı yoktur. Öfke duymamak ve bu cinayetlere bir son vermek için nelerin yapılabileceğini düşünmek ve bunun yolunu bulmak gerekiyor. Özetle İslam dünyasının ayağa kalkması şart. Çünkü “Fatıma ne yaptı ki? Küçük bir kız çocuğu ne yapabilirdi ki? 20 mermiyi bu çocuğa neden sıkıyorsunuz” diye sormanın cevabı yoktur. Çünkü İsrail polisi ve askeri öldürmeye kurgulanmış vaziyettedir. Hatta bu tür cinayetlerin ardından, “İsrail bu gücü nereden buluyor?” diye sormak yerine bu sorunun cevabını bulmak ve ona göre hareket etmek İslam dünyasının öncelikli görevidir. Yani silkinmek, yerimizden kıpırdamak, ayağa kalkmak gerekiyor.
Bu bakımdan cevapsız bırakılan sorular zaman kaybından ve hayatını kaybeden masumların sayısının artmasından başka bir işe yaramıyor. Peki, İsrail bu gücü nereden buluyor sorusunun cevabı ne olabilir? Aslında bu sorunun cevabını aramak ve bulmak zor değil. Bir cümle ile İsrail, ‘Bu gücü Haçlı ittifakı ve dünya Siyonizm’inden alıyor.’ Yani Müslümanlara ve İslam dünyasına karşı oluşturulmuş bir Haçlı ve Siyonizm ittifakı söz konusudur.
Böyle olunca İslam ülkelerinin bu ittifak karşısında net tavır almaları, ille de onlarla birlikte olacağız çabasından vazgeçmeleri gerekiyor. Düşmanı tespit etmek etkisiz hale getirmek için yeterli değildir. Yapılması gereken atılması gereken adımlar atılmadığı sürece, kısacası düşmanlıkları kesin olarak bilinen ve görünen ülkelerle ille de aynı ittifak içinde yürümenin çabasını sergilemek düşmanlara cesaret veriyor. İsrail de biliyor ki, İslam dünyasının düşmanı ABD ve AB ülkeleri sonuna kadar yanlarında yer alacaklardır. Yani, istedikleri kadar Müslüman’ı katledebilirler ama Batı dünyasından ciddi bir tepki gelmez. Hatta verilen destek devam eder. Bu bakımdan İsrail’in gücü İslam dünyasının İsrail dostlarını dost bilmesinden kaynaklanıyor.
Olayı sadece son birkaç günlük gelişmelerle izah edecek olursak sanıyorum her şey daha net bir şekilde ortaya çıkar.
İlk haber önceki gün medyada yer aldı. Haber dünde devam etti. Haber kısaca, “ABD’den YPG’li başına 9 bin dolarlık teçhizat” şeklinde özetlenebilirdi. YPG’ye verilen silahlar İsrail’e yönelmeyeceğine, aksine Suriye’nin parçalanması ile sonuçlanacağına, böylece İsrail, Büyük İsrail hedefine hizmet edeceğine göre sanıyorum işin özü açıklık kazanır. Bir başka başlık ise şu şekildeydi:
“ABD’den tansiyonu yükselten karar. Trump, PYD’ye ağır silah yardımını onayladı.” Bu onaylama işinin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD ziyaretinin hemen öncesine denk gelemsi üzerinde de ayrıca durmak gerekir.
Almanya’nın darbecilere sığınma hakkı vermesi, AB ülkelerinin de ABD gibi terör örgütlerine yönelik himayeleri, açıkça ortada iken hâlâ AB sevdasının devam etmesi, hatta 15 Temmuz darbe girişimine ABD’nin izni, NATO’nun onayı olduğunun yargıda iddianamelere girmiş olması da gösteriyor ki, Batı dünyası için vazgeçilmez olan İsrail’dir. Böyle olunca İslam dünyası da vazgeçilmezinin Batı olamayacağını görmek ve yeni bir dünya oluşturmak durumundadır. Bu yapılmadığı/yapılmadığı sürece İsrail asker ve polisinin işlediği cinayetler karşısında bir takım açıklamalar yapmak fazla bir şey ifade etmeyecektir. Unutulmasın ki müminler birbirinin kardeşidir, küfür tek millettir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.