Hiç öyle gözükmüyor!
ABD Başkanı Trump’ın terör örgütü PKK’nın yurt dışındaki uzantısı YPG’ye “ağır silahlar” verilmesini onaylarken ABD Savunma Bakanı Mattis, “Amacımız Türklerle çalışmak” diyor.
Bir yandan Türkiye’nin düşmanlarına “ağır silah” verilmesi onaylanacak bir yandan da, “Amacımız Türklerle çalışmak” denilecek!
“Söylemleri” ile “eylemleri” birbirine bu kadar zıt olanlara inanmak mümkün mü? Amerika’nın “eylemlerine” bakınca, “Amacımız Türklerle çalışmak” söylemine inanmak elbette mümkün değil!
Zira eylemleri söylemlerinin aksine “Türkiye ile çalışmak” değil de “Türkiye ile çatışmak ister” gibi bir hava estiriyor.
ABD’li yetkililer Türkiye’nin ısrarlı tutumuna rağmen gerçekleri bir türlü kabullenmek istemiyorlar.
Ve de terör örgütü olarak kabul ettikleri PKK’nın uzantısı konumundaki yapılanmaları himayelerine alarak Türkiye’ye karşı açıkça tavır alıyorlar.
Türkiye’nin iki de bir Amerika’ya yönelttiği, “Siz kimden yanasınız bizden mi düşmanlarımızdan yana mısınız?” sorusu da ABD’nin bu çelişkili tavrı ile cevabını net bir şekilde buluyor.
Amerika bir yandan, “Amacımız Türklerle çalışmak” derken bir yandan Türkiye’nin düşman ilan ettiği yapılanmalara “ağır silah” yardımını onaylayarak kimden yana olduklarını açıkça ortaya koyuyor. Alınan bu “ağır silah” verilmesi kararından sonra ABD’nin “kimden yana” olduğu açık seçik belli olmuş bulunuyor.
Bu aşamadan sonra ABD Başkanı Trump’ın önüne bir takım fotoğrafları koymanın da bir anlamı var mı?
Zaten o fotoğraflar ABD Başkanı Trump’ın bilmediği konuları belgeleyen fotoğraflar değil ki!
Her şey Başkan Trump’ın bilgisi dâhilinde yapılmaktadır.
Gelinen bu noktadan sonra Türkiye’yi yönetenlere büyük sorumluluk düşmektedir. “Karşılıksız beklenti” dönemleri sona ermelidir.
Amerika’nın “dostumuz, müttefikimiz ve stratejik ortağımız” olduğu gibi ayağı yere basmayan kavramlara itibar edilmemelidir.
Karşılıklı ilişkiler gözden geçirilmeli ve Amerika’ya sağlanan kolaylıklara son verilmelidir.
Elbette, “Amerika düşmanımızdır” demeye çalışmıyoruz.
Yapmak istediğimiz “dostumuz” olmadığının “altını çizmeye” çalışmaktan başka bir şey değil.
Bizim en büyük eksiğimiz “dostu düşmanı” ayırt etmekte çektiğimiz güçlük. Bizimle “çalışmak” değil “çatışmak” isteyenlere yüz vermemek gerektiğine inanıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.