Müslüman İçin Kaçış Yok
Maalesef bugün dünya bu materyalist ve pozitivist düşüncenin yangın yerine çevirdiği bir yerdir.
Çok yazık ki bu düşünce tarihi bir süreç içinde Müslüman memleketleri de işgal etmiştir. Bu sürece “Batılılaşma Süreci” diyoruz. Bunun nasıl başımıza bela olduğunu seri kitaplarla yazdık çok şükür. Bu aymazlığı, bu zalim sapkınlığı nesillerimize anlatmaya çalıştık. Bu yüzden burada söz konusu etmeyeceğiz.
Ancak şu kadarını söyleyelim ki bu süreç inancımızı doğrudan etkilemiştir. Nesillerimizi İslam’dan koparmıştır. Kendini Müslüman sanan milyonlarca insan, irtidat ateşlerinde yanmaktadır.
Batıcı zihniyet tarafından Allah Teala’nın kurtarıcı nizamı gericilik olarak sunulmakta ve kendi evlatlarına çirkin gösterilmeye çalışılmaktadır. Cahil bırakılmış insanımız kendi dininden ve medeniyetinden habersizdir. Onun ahlakından habersizdir. Kafirlerin kayat tarzlarına, görgü kurallarına, yaşam felsefelerine mahkum edilmiştir.
O kadar ki kaybettiklerimiz için çalışmak, didinmek, ceht ve gayret sarf etmek, fedakârlık yapmak, sahip olduklarımızı paylaşmak, onlar için anlamsız, hatta saçma gelmektedir. Cömertlik neyse de isarı anlayacak akıl neredeyse kalmamıştır.
Çağımızın önderleri alimlerimiz Allah için, Peygamber hatırına İslam’ı hem Müslümanlara hem de kafirlere tebliğ ederek öğretmek için çabalamalı, bizler de onlara maddî manevî her destek ve yardımı yapmalıyız.
Neden mi?
Hayat, acısıyla tatlısıyla bir imtihandır, bir cihattır, bir mücadeledir. Bundan kaçamayız. Çünkü ölüm var, ahiret var, hesap var.
Şimdi sıra bizim imtihanımızdadır. Allah Teala’nın bakışları üstümüzdedir. Kendi kalp gözümüz de bizi görmektedir. Bu ikisini kandıramayız.
Evet, belki başkalarına çeşitli mazeretler sunarak aldatabiliriz. Ama ya kendimizi nasıl kandıracağız. Daha kiramen katibin var. Her şeyden önemlisi işiten, gören ve bilen Allah Teala var. Ondan kaçış yok. Allah Teâlâ’nın kendisinden başka kaçış yeri yok. Sığınak, barınak, korunak yok.
“Bunlar yok” diyene bir sözümüz yok. Kendini kaybetmiş zavallıya ne diyebiliriz? Bizim sözümüz “var” diyen Müslümanlaradır. Bunları bile bile hala laubaliğe devam edebilecek, İslam davasından uzak nefsimizin rezil arzularını sürdürebilecek miyiz?