İhtilafta “En İyi” Tuzağı
“En iyi iyinin düşmanıdır” derler.
Malum bir en efdal, yani en faziletli olan vardır. Bir de faziletli olan vardır. Faziletli olan konusunda herkes mutabıktır. Ama en faziletliyi bulma konusunda çoğu zaman ihtilaf vardır.
İşte bu yüzden alimlerimiz, ihtilaflı zamanlarda ittifak ve uyumu sağlayan faziletli amel, ihtilafa götüren efdalden, yani en faziletliden, en doğru ve en sevaptan daha fazla faziletli ve sevaplı olur. Çünkü ihtilafı önler, uyumu, mutabakatı sağlar.
Bireysel ibadet ve muamelelerde bunu pek yaşamayız. Ama az çok başkalarını da ilgilendiren toplumsal amel ve ibadetlerde, sırf ayrılıkları yok etmek, birliktelikleri çoğaltıp bereketlendirmek için, efdal terk edilip faziletliyi almak daha efdaldir, daha sevaptır, daha faydalıdır, daha da teşvik ve takdir görür. Çünkü bunda nefis yok, ihlas vardır. ihlas, yani bir ameli sırf Allah için yapmak. Onun kıymetini uzun uzadıya anlatmaya gerek var mı?
Çağımızın İmamlarından Said Nursî, “İhlas Risalesi” diye meşhur olan “Yirmi Birinci Lem’a” risalesine, hem de “Bu Lem’a lâakal her on beş günde bir defa okunmalı” tembihi ile başlayarak güzel şeyler söyler:
“Bu dünyada, hususan uhrevî hizmetlerde en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarîk-i hakikat, en makbul bir duay-ı mânevî, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet, ihlâstır.”
İyi de, bu ihlas nasıl kazanılır?
Bu konudaki fikirlerini de gelecek yazıya bırakalım olmaz mı?